... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Kırk

_ Müziği değiştirmek istemiyorum, hayır. Özellikle koymadım ama iyi denk geldi. Birazdan başka şarkıya geçecek zaten, daha güzel bir şeye muhtemelen. Ama bu tango havası insana kendini iyi hissettirmiyor mu yani, doğru söyle? Benim biriyle böyle döne döne dans edesim geliyor şahsen. Şahsen. Konuşurken cümle içinde şahsen dediğim için kendimi seviyorum. Geçen gün ben telefonda bir türlü gelmeyen Burger King siparişimiz için "... olmakla da kalmayıp... yapılması kabul edilemez" ifadelerini içeren bi cümle kurdum, arkadaşım erkek arkadaşına dönüp "kız telefonda konuşurken bile hata yapmıyor" dedi. Kız telefonda konuşurken aynı zamanda da arkadaşlarının kendisi hakkında söylediklerini duyup içinden yorum yapıyor onlara, ehehe........ Dur dur geliyorum. Rakı koyayım mı sana da bi tane? Bi tek? Peki. Benim canım istedi. Hem aheste'lerim de boş kaldı uzun zamandır... Bayılıyorum bu bardaklara. Çok severek ve çok ucuza almıştım bunları evden ilk taşındığımda. Kendim için ev hediyesi gibi. Pek hakkını verdiğim söylenemez. Evet, ne diyorduk? Hiçbir şey galiba. Şarkı da değişti hem........ Bu aralar kendi kendime çok konuşuyorum biliyor musun? Aklıma Kelebekler Özgürdür diye bir oyun geldi, şimdi orada olmayan Hadi Çaman tiyatrosunda gitmiştik Nişantaşı'nda, Sevinç Erbulak filan da vardı ve sanırım -sanırım- Tolga Çevik ama emin değilim, kimse sevmemişti ama ben sevmiştim o oyunu, şimdi o Tolga Çevik'in ya da her kimse onun oynadığı karakterin Dragos'ta oturduğu bilgisi ve sahnedeki bir ranza dışında hiçbir şey hatırlamıyorum oyunla ilgili. Kendi kendime konuştuğumu söyleyince neden oyunun aklıma geldiğini de. Ha bir şarkı hatırlıyorum bi de, "ara dostum dünyayı, ömrünün keyfini sür / insanlar değilse de kelebekler özgürdür" acaba bu şarkıyı ben normalde biliyorum ve şimdi mi özdeşleştirdim kafamda, yoksa çalıyor muydu oyunda gerçekten? Hatırlamıyorum. Hayır hayır bunun için bilgisayar açmayacağım, zaten bilgisayar başında olduğum bir gün bakarım yine aklıma gelirse, aklıma gelmezse önemli değildir zaten ki....... Güzel şarkıydı bu bu arada. Kelebekler özgürdür, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan adam gibi, Fight Club kafası. E zaten yarın ölecek hayvan, sonsuza kadar yaşamayacağını bizden daha şiddetli biliyor...... Ben inanırım sonsuza saf gibi, kimse bana bitmeyen bir şey söylemedi ama ben yine de inandım. Sevgiye çok inanırım, biteceğine de ama... İnsanlar neden evleniyor? Yani, gençken aşık olup evlenip sonra da bunu hiç sorgulamayan kimi mutlu kimi mutsuz çiftler değil dediğim. İnsanlar neden evleniyor, mesela kırk yaşında, artık çocuk yapma gibi bir derdi de yokken üstelik, neden yani, yalnızlık korkusu mu? NoyanNoyan hayatın kırk yaşında başladığını söylerken haklı mıydı? Daha komiği, kırk yaş için neden "kimseyle evlenmezsek birbirimizle" pazarlığı yapılıyor ve insanlar kiminle evleniyor kırk yaşında? Etraflarında kaybetmek istemeyecekleri tek kişiyle mi? İlginç değil mi hayatın boyunca ya da tanıdığın süre boyunca hep sevdiğin ama hiç öyle sevmediğin, dostluğunu ona aşık olmaya tercih ettiğin biriyle evlenmek, neden evlenmek, öyle yaşayıp gidilmiyor mu zaten bundan beş yıl önce olduğu ya da bıraksan, beş yıl sonra da olacağı gibi? Acayip olan, evlenmek bu noktada, veya on yıl öncesinde de "ben bununla kırk yaşında evlenir miyim?" diye tartmak, fark ederek ya da etmeyerek tartmak bunu, söylemek veya söylememek... Bir yerde kendini sağlama almak mı, zaten onu kimsenin daha iyi anlamayacak olmasından duyulan endişe mi yoksa bir yerde gerçekten kaybetmeyi göze alamamak mı çünkü ne kadar karşı çıkılsa da vardır ya öyle bi kafa, yüzük takınca tamamdır artık. O zamana kadar kaybedebilirdin veya bunu göze de alabilirdin, ama artık etiyle kemiğiyle senindir, aynı mutlu yaşantınıza evli devam edebilirsiniz ve kimse yadırgamaz, herkes içten içe kafa sallayıp "biliyorduk zaten" der, veya demez ama düşünür illa ki. İlla illa........ Allah Allah, bu ne tür bi kaybetme korkusu? Neyi kaybediyor adam onca zaman sonra ki neyden endişeleniyor, ben insanların çıldırasıya aşık olabilmelerinden çok, çıldırasıya sevebilmelerine inanırım halbuki, öyle çok sevmek ki sevişememek........ Hayır örnek gelmiyor aklıma, demek ki kimse bana çıldırasıya bir şey söylemedi ama ben yine de inandım.

Görsel: Jeffrey Coolidge, Stone collection

(12 Ocak 2010, yol, İstanbul)

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!