... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

sallandık diyorum, merkezini bilmiyorum

kafam aynen böyle

Ne yaptım, ne yazdım, eve girdiğim 5'ten uyuyabildiğim 6'ya kadar neler düşündüm, hatırlamıyorum bile. Öyle sarhoştum. Bir nefesten sonra kafam fırıl fırıl dönecek kadar sarhoştum. Ama öyle de sarhoş değildim. Mesela portakal sıkabilecek kadar ayıktım, bak. Sütü içersem sabah kahve içmek istediğimde kafamı duvarlara vuracağımı bilecek kadar da ayıktım.

Şimdi de başım çatlayacak gibi. Böyle olacaksa aman sabahlar olmasın, tabi.

Acayip rüyalar gördüm. Biri nişanlanıyor ama gerçek hayatta tanıdığım biri değil, yahudiymiş hem de yahudilerin nişan törenleri böyle janjanlı olurmuş, hani bir yerinde oğlanın arkadaşlarının kapıya barikat kurup onu dışarı salmadığı, oyunlu mizansenli bi tören. Ben varım üstümde Müfettiş Gadget misali bej trençkotumla beni bi yere oturtmalarını bekliyorum. Evet, trençkotla nişan törenine gitmişim. İhtiyacım yok ki süslenmeye azizim, hah-hah (götüyle gülme efekti de diyebiliriz buna). Halbuki bakıyorum kızlar şıkır şıkır siyah elbiseleri içinde, gruplar gruplaşmış. Asayiş berkemal yani. Beni bir yere oturtmak istiyorlar, tesadüf bu ya, eski erkek arkadaşlarımdan biri çıkıyor çocuk. Yıllardır görmediğim, başkasına aşık olduğum için ayrıldığım eski bir en iyi arkadaş. Yazık olan biri. Benden ayrıldıktan on gün sonra bulduğu sevgiliyi bana yollayıp ilişkilerini haber verdiren ve onunla gözümün önünde yiyişmekte beis görmeyen bir adam. Ve bana kötü davranıyor. Orada oturmamı istemiyor ve bunu açıkça söylüyor ve belli ki biten her şeyden ötürü beni suçluyor. İyi, zaten ben de bir garip denizlerde sallanıp duruyordum, bir de suçluluk eklensin, sorun değil.

Başka bir yere oturuyorum, masanın karşısına filan. Ortamda tanıdığım herkes kendi muhabbetine gömülmüş durumda. Kaan'ı görüyorum, o bana her zamanki gibi davranıyor. Bu rüyayı gerçek sandığım tek an o. Gerçek olabilecek tek kişi Kaan.

Sonra içiyorum, içiyorum. Sanırım, rüyadaki kafam gerçekteki kadar "olduğunda" uyandım. Eşitlendim çünkü, ondan.

Çok eğlendim aslında dün gece. Eğlenceli gibi hissettim kendimi (şimdi bu konuda söyleyeceğim her şey laf sokmaya girer, susuyorum). Böyle hüzünlü hüzünlü bırakmış olmayalım yazıyı. Bronx'ta Malt vardı, deprem ikinci kez istendiğinde Cenk "valla çalalım ama ben bir kelime söylemem" dedi. Gerçekten de söylemedi, hepsini biz söyledik, bağıra bağıra.

Sonra Jukebox çıktı, baktıkça keşke Tuna şirketi bıraksa dediğim adamlar. Çok iyi olduklarından veya özgün olduklarından değil. Ama bu enerjinin heba oluşu (enerji heba olur mu? olur) yazık olacak. Neyse. Yalan dostum aşk diye bir şey yok diye bağrıştık zıplaya zıplaya, inanırcasına. Sonra yürekten çalarak dördüncü (yoksa beşinci mi?) biramı kafama diktirdiler. İşte o gerçekten yalandı. Gerçekten yalan olmanın tüm şairaneliğine sahipti o şarkı.

Düşündüğüm şeyi hiç yapmadım. Altıncı biranın ortasında, biraz tenha olsaydı ortam, belki... Ama neyse. İyi ki yapmamışım. Öyle "kafama esti yaptım"ları kaldıracak bir duygu durumumuz yok belki de veya belki de ben yine çok fazla düşünüyorum. Çünkü işte tam da bu kadar ayık oluyorum.

Sonra çorbacıya gittik, bastı bana içerisi, dışarı çıktım. Galatasaray Lisesi'ne baktım, yedekten girebileceğim ama hiçbir zaman bunun peşinde koşmadığım liseye. Oraya gitsem, hayatım nasıl olurdu; şu an nerede olurdum, ne yapardım diye düşündüm.

Bana "sen yanlışlıkla genetik okumuşsun" dedi genetikçi bir arkadaşım. "Zaten ne yapsan başarılı olurdun ama, yanlış okumuşsun" dedi. Belki de doğruydu. Ben pişman değildim, hiçbir zaman tam anlamıyla sayısalcı olmadığımın hep farkında olarak yaptım her şeyi; ben beni hep mutsuz eden kocaman beklentilerimle mutlu olmaya çalışıyordum, basitlik hiç bana göre değildi, hiçbir şeye razı değildim, mutluluk aslanın midesinde olsun alırdık evelallah...da, aslanın karşısına çıkacak takati bulmaktı mesele. Sıkıntı buydu.

Mekteb-i Sultani'nin karşısında, çorbacımızın önünde durup gecenin başındaki bu muhabbeti düşündüm. Sonra da sigaramı söndürüp içeri girdim.

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!