Artık yazdığım bir şeyden emin değilsem "amaaan neyse ne" deyip geçmiyor ve gidip araştırıyorum. Sürekli söylediğim fakat ilk kez yazdığım bir sözcük olabilir, veya Karlofça Antlaşması'nın tarihi... Halka mal olduk diye böyle olmadı hayır, sebebi artık burayı biraz daha ciddiye alıyor olmam. Bu ciddiyetin bazı arkadaşların üzülüp "ne o anonim filan, biz senin kendinden yazılarını seviyoduk" dediği durumla bağlantısı yok. İstesem de öyle anonim olamam zaten, kafanızı yormayınız. Ama bu demek değil ki beni çeşitli mecralarda gözüne kestirip üç-beş gün önce başka bir yere attığım çığlığı buradaki alakasız bir yazıya bağlayan Adsız insanoğluna karşı da sonsuz tahammülüm var. Ya sonra sinirleniyor olacak ama; ben bir yazımı sırf Hisarüstü'nde yazdım diye, konuyla uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen tutup bana x kişisinin yeni sevgili yapıp yapmadığını soran var be abi... O kim? Ben ona bu bilgiyi neden vereyim (vermeli miyim?) Magazin gazetecisi miyim ben?
Önemli bir iş yaptığımdan dolayı atarlanmıyorum. Ben, yazarım demiyorum. Ne yapıyorsun diye soranlara yazıyorum derken bile (başka yaptığım elle tutulur hiçbir şey olmamasına rağmen) iki kez düşünüyorum. İddialı bir laf. Yazdığımın bir işe yaradığı gibi bir iddiam da yok; öyle yazıyorum işte. Tarihsel bir skandala imza atmıyorum, veya su 78 derecede kaynar diye tepinmiyorum. Yazdıklarım hatalı gelebilir, görüşünüze uymayabilir ama onlara yanlış diyemezsiniz. Mesela ben biricik Kaan'ları Seçkin ile evlenen Duman grubu gibi hissediyorum kendimi desem, siz bunu "iyi dedin" deyip onaylayabilirsiniz. Bu hissi biliyorsanız bilirsiniz. Bilmiyorsanız da bir kere daha "ne diyo lan bu" der ve geçersiniz ama böyle bir hissin varlığını yadsıyamazsınız, o kadar.
Belki bana yardım da edemezsiniz? Ah bu kız pek parçalı bulutlu, şuna bir el atayım diyen kimolduğunubilmediğimadamın benim için ne kadar değerli olması gerekiyor ki? O mu yardım edecek bana (eğer bana kendimden başka yardım edecek biri varsa bile hayatta)?
Ben yalnızım arkadaşım, yeryüzünde sizin kadar yalnızım. Kendi kendime takılıyorum işte. Kimseden de bir şey istemiyorum, herkes kendi istediği kadar orada zaten. Bense elimi uzattığımda havada kalma ihtimalini sevmiyorum, gerekirse kendim kalkarım ben yerden.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
3 yazmadan duramayan var!:
"...kendi kendime takılıyorum işte. Kimseden de bir şey istemiyorum"
vov.
bunu yazdın öfkeyle. durdun. cümleyi bi daha okudun. yazını bi daha okudun. durdun. paragrafı bi daha okudun. üç saniye daha düşündün.
sonuç: çok insandan az şeyler bekliyorsun. onlar "kalabalık"sa sen de yalnız olmak istemiyorsun.
Sen aynı parçalı bulut musun acaba? Bundan sonra yorumlarını bu rumuzla yaz bari.
O "vov" ne hoşmuş, burada ne anlamda kullanılıyor?
İnsanlardan çok temel beklentilerim var, aptal olmamaları ve yere balgam atmamaları gibi mesela. Bunun haricinde, tam tersi. Az insandan çok şey bekliyorum çünkü beklediklerim öyle herkesin kaldırabileceği şeyler değil. Güçlü olmak lazım.
Yalnız olmak istemiyorum, doğru. Ama bunun için her şeyi feda edecek değilim.
Sadece şu var fark ettiğim: Ben birini olduğu gibi severken, başkası beni olmamı istediği gibi sevebiliyor. Sevgili veya değil, bir gün geliyor en temel; hava, su gibi ihtiyaçlarıma karışma hakkını buluyor kendinde veya kendisi karar vermeye kalkıyor neye ne kadar ihtiyacım olduğuna.
Karıştırtmam (işte o "ölürüm de yine boyun eğmem").
O zaman "kimseden bir şey istemiyorum"a geliyorum işte ve diyorum ki, elinizi kendi istediğiniz kadar uzatacaksanız o eli daha hayırlı bir işte de kullanabilirsiniz. Sonra da yıkamayı unutmayınız.
Bu yazıyı parçalı buluta öfkeyle, bir anda yazdım. Sonra üç kere okumuşumdur, doğrudur. Ama değiştirmedim.
işte bu yüzden kimliğim yok. birileri bir şeyleri bambaşka bir şey sanmasın, yorum yapmayı görev edinmesin diye. aptallıklarına daha az şahit olayım diye.
Yorum Gönder