Kendimi iyi hissederek kalktım sabah; deliksiz ve uzun bir uyku uyumuştum gece. Benim için bayağı uzundu en azından. Dün gece sayfalarca yazı yazmış olmamın etkisi olsa gerek. Yalnız artık çok çekiştirerek yazdığımı fark ettim, yazım çirkinleşiyor sanki giderek. Aklımdakine yetişmek kalemle çok daha zor. Burada, bu paragrafı yazarken aklıma gelenleri anahtar kelimelerle listeleyip sonra onları teker teker açıyorum şeker paketi gibi. Yazarken bunu günlüğüme yapamıyorum, çıfıt çarşısı olur orası...
Aklına bir şey geldi miydi oturup bir seferde yazan biri olsaydım, günlük tam benlik olabilirdi.
Neyse efendim, kendimi iyi hissederek kalktım, geç de kalmıştım üstelik ama hiç acele etmedim. Trafiğe filan da sinirlenmedim, neden bilmiyorum. Manasızca Nil Karaibrahimgil - Resmen Aşığım dinleyerek geldim ofise. Bu şarkıyı dinlemiş ve gerçekten içimden gülmek gelerek eşlik etmiş olduğum bir zaman dilimi olduğunu hatırladım. O zaman da bekardım, şimdi de bekarım ama şarkıları boşluğa söylemenin de secretvari bir havası var, yalan değil.
Susan Miller'ın astroloji yorumunu okudum dün gece. Acele etmiyorum okumak için, zira şimdiye kadar benimle ilgili en ufak bir şeyi tutturamadı kendisi. Bu sefer de "I do not want you to sign a contract when Saturn is retrograde either." yumurtlamış. Sen kim oluyorsun da bana karışıyorsun Susan Miller? Oldu, sözleşme imzalarken Satürn'ü hizalarız. Hem, retrograde ne demek onu bile bilmiyorum ben, bana sağ, sol, Ay'ın arkası, saat 3 yönü gibi anlaşılır tabirlerle gelirsen mutlu olurum. Ha, özellikle benim için çok şahane geçeceğini iddia ettiğin 2011 de sik gibi başladı, ileride de bu şekilde devam ederse iyiden iyiye bozuşacağız, bilmiş ol.
Bugünüm yine, yapmam gereken işleri toplantılar ve çatıda bira içemediğimiz gerçek conference call'lar arasında erteleyerek yarına bırakmakla geçecek ve içimde yerinde duramaz bir huzur var. Yerinde duramaz huzur, bir iç rahatsızlığı hissetmeden sanki her an tuvalete koşacakmışçasına sandalyemin kıpırdanıp durması şeklinde ortaya çıkıyor. Hani "ay tek istediğim eve gidip oturmak" olur ya, işte o yok bende şu an. Bir şeyler yapmak istiyorum, bir şeyler okumak, yazmak istiyorum, yığın bana ne varsa.
Bu bir ay içinde boğazıma kadar kara batacağımı düşünmek çok iyi geliyor bana, donma hissi, soğuktan Heidi veya Reneé Zellweger yanaklı olma düşüncesi, Uludağ, soğuk, rüzgar, hız... Sabırsızlanıyorum şimdiden!
Ve 3 Ocak'ta şafak 15 idi bazı insanlar için. Bunu 3 Ocak'ta fark ettiğimi bugün fark ettim.
Benim için sevinmeyiniz, benim için mutlu olunuz bugün.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
2 yazmadan duramayan var!:
asker yolu mu bekliyorsun bellatrix?
Aman bir daha asker yolu beklemek, Allah korusun :)
Aklıma geldi sadece. Askere giden arkadaşlarım var, feysbuktan şafak saymak da pek moda olduğundan gözümüze sokuluyor geri sayımlar. Soğuk bana bazı arkadaşlarımı daha çok çağrıştırıyor; her türlü :) Bazıları buz gibi adamlar...
Yorum Gönder