Dışarıdasın, yanında birileri sarmaş dolaş. Çimlerde birileri birilerinin dizine yatmış, kitap okuyor, muhabbet ediyor. Gözünün önünde bir sürü insan bir şekilde beraberken sen yalnızsın. Her şey sana yalnızsın diyor bir şekilde; aldığın tek bilet, yanından ("evet boş, buyrun") alınan sandalye, bir masanın, üstünde oturduğun üçüncü sandalyesi, ikisi de senin kulağında olan kulaklıkların, evin karanlığı, bazen nefret ederek ve boğarcasına sarıldığın peluş civciv... Her şey.
Ama işte burada yalnızsın ve bu mükemmel bir yalnızlık, olması gereken bu. Burada doğal ortamındasın. Başka şansın yok. Kimsenin yok. İstediğin kadar derin nefes alabilir, kollarını giderek artan kendi hızının rüzgarına karşı açabilir, mırıldandığın hatta basbayağı söylediğin şarkıyı güzel söyleyip söylemediğini merak etmeyebilirsin. Saçlarının nasıl göründüğünü önemsemeyebilirsin ve kimse önemsemez, orada kimse yoktur.
Donarsın, yanarsın, mutlak yalnızlıkta istediğini hisseder, istediğini düşünür ve kimseye bir şey sormazsın.
Burası tek normal şart. Sabah dokuz, akşam beş. Hiç durmadan, karlarda.
Görsel: Osman dostumun mecrası, turuncu taaarzı http://orangeshot.tumblr.com/
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
3 yazmadan duramayan var!:
hattt kalk gidelim.. yuru yuru yuru durduumuz hata.
hmmm yalniz demissin ama yazi basi lonely.. sonu ise by myself/alone anlami tasiyor yeap?
ben dinlemem ne olursa olsun.. sen bi kosede ben bi kosede takiliriz.
u r not alone.
Evet. İlk yalnızlıkla son yalnızlık arasında kar var; bir tek kar o ikisi arasında güzel bir fark yaratıyor.
Gel gidelim; ben gidiyorum tekrar hem...
Yorum Gönder