Ey twitter,
Direkt konuya giriyorum, fazla zamanını almayacağım. Haberin olsun, takipçi sayımla oynayarak beni üzemezsin. Bak blogda büyük bir dalgalanma olsa biraz takabilirim kafayı, hani "ne oluyor acaba?" diye, "fark etmeden birinin anasına mı sövdüm?" diye veya "bir tek bu var lan hayatımda, bu da mı olmadı yani?" diye. Üzülebilirim.
Ama sende olmaz twitter. "Artık günlük küslükler, aylık dostluklar yaşında değiliz." dedim geçenlerde. Gerçekten de değiliz. Yerineceğim bir yokluk değil anlık tespitlerimin ve çoğunu kimsenin anlamayacağı vaveylalarımın duyulmaması. O benim kendi alanım, millet yüksek skorlarını, gittiği lokantaları yayınlıyor bir şey olmuyor da, ben üç-beş yazıda bir "bakın yazı yazdım" dedim diye mi olacak?
Yok artık twitter. O kadarına karışamazsın. Ben zaten gidip kimsenin duyamayacağı bir yerde bas bas bağırabiliyor olsam veya elimden gelip de hüngür hüngür ağlayabiliyor olsam, içimden taşan mutluluğu önüme çıkana sarılıp bulaştırabiliyor olsam veya çok basitçe, birine bugün yaptığım tek güzel işin bir yazı editlemek olduğunu söyleyebiliyor olsam, seninle ne alakam olur afedersin? Gül yüzünün, yeni tasarımının hürmetine mi geleceğim?
Gelmem twitter.
Bak sana bir Hurşit Seçkin finali yapayım, değerini bil:
İnceldiği yere kadar senin,
bellatrix
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder