İnsan sevmeyen biri olsam sevgimin boyutları ve alamadığımı düşündüğüm karşılıklar beni hiç üzmez ve hırçınlaştırmazdı. Ama bunu bir kenara bırakalım şimdi.
Bir keresinde, bazen bir yerde olmama sebebinin, aslında olma sebebi olması gerektiğinden bahsetmiştim. Karışık mı oldu? İyi.
Öylece bizim, sizin, onların gençlerin hepsini sevebilirim ben. Neden sevmeyeyim? Sevemem diye çıkmadım hiç yola. Zaman ilerledikçe bir kısmıyla daha az görüşsem daha iyi olacağını düşündüm sadece, ki ilişkiler hep böyle değil midir?
Birilerinin, birilerinin bir "atıl kurt"una bakması beni hep şaşkınlıkla karışık bir dehşete düşürdü. Saygı da duydum, duymadım dersem yalan olur. Demek ki böyle oluyormuş, dedim. Kıskançlık değil kesinlikle, ben o karakter olmak istemezdim kimsenin hayatında. Çünkü, hakkımda hep yüzüme söylenecek şeyler düşünülsün istedim ben. Asla söylenmeyecek görüşlerin, etrafımda havada uçuşmasını istemedim, ne o öyle, kalabalık kahve falı da sevmem hiç.
Kimse demokratik, diplomatik, politik olmak zorunda olmasın karşımda.
Çünkü ben olamıyormuşum belli ki. Çünkü ben çok belli ediyorum. Hayatımın birinci, ikinci, üçüncü orbitallerindeki adamlar yerlerini bilsinler, dışarıdakiler ancak onlar çekip gittiklerinde (onlar çekip giderlerse, tıktıktık) yerlerini doldurabileceklerini bilsinler. O da belki. Hem, kolay kolay değişmiyor hiçbir şey. Artık günlük küslükler, aylık dostluklar yaşında değiliz. Hele ben, bazen bir ihtiyardan on yaş büyük olabilen ben, her bir kişinin bana ne anlam ifade ettiğinden emin gibiyim artık.
Sevmek sevmemek olmadı hiçbir zaman sorun. Bazen bir kişiyi bir yerde, biriyle, birileriyle göremezsiniz. Dayanamazsınız. Aynı kişi birilerinin yanında dünyanın en pamuğu olur, başkalarıyla da en sert demiri; hiçbir zaman hangisi daha ağırdır, bilemezsiniz.
Sevmek sevmemek olmadı hiçbir zaman sorun. Ben, bazen dayanamıyorum. Sorun sadece bu.
Umarım anlatabilmişimdir.
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder