Direktör beni çağırdı, dedi ki "biri bana teşekkür kartı yazmış, benim bir cevap yazmam gerekiyor ama güzel bir şey olsun istiyorum, bir üstünden geçer misin?"
Vay anasını dedim içimden, namım almış yürümüş. Biraz değişik bir şeyler yaptıralım bu kıza, diye düşündüler de bana sevebileceğim uğraşlar buluyorlar, falan. İyi niyetli bir çabaydı, takdir ettim ve direktörü takip ettim. Bir şömine üstünde veya eşit derecede yüksek bir yerde duran kağıtta yazanları okudum, güzel yazılmıştı, kibardı, İngilizceydi ve belli ki daha önceki bir muhabbete atıfta bulunan Fransızca bir cümleyle bitiyordu. Hatasız görünüyordu, tek bir şey hariç... "Bu son cümlede ce yerine ça kullanılacak galiba?" dedim. "Onu Burak yazdı, Fransızcası baya iyi. Doğru olması lazım." dedi direktör. Nitekim Burak doğru yazmıştı, benim baktığım şey son taslak değildi sadece.
Demek ki paslanmamışız deyip, sevindim.
Ve uyandım.
(26 Ocak 2011, İstanbul)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder