Hep orada olmanı isteyen yok; ihtiyacım olduğunda orada olabilecek misin? Olmak isteyecek misin? Sen beni (en çok beni) yanında isteyecek misin?
Bana doğruyu ve sadece doğruyu, doğru zamanda ve hep doğru zamanda söyleyebilecek misin?
Arabanın camındaki buğuya ismimi yazdığımda birisi görecek diye, izi kalacak diye endişelenmeyebilecek misin?
Evimin anahtarını dünyanın en normal şeyiymişçesine kabul edebilecek misin?
Ha?
Can Bonomo - Süper dinleyerek ve akla Runaway Bride gelerek yazıldı. Ne alakaysa.
6 yazmadan duramayan var!:
bu aralar biraz parçalı bulutluyuz galiba...
kesin merkür geri gidip, venüsle jüpiter ters açı yapıyodur.
modern insan hastalığı...
"sen beni sevmiyorsan ben seni hiç sevmiyorum"
benim buna ekleyeceklerim var aslında, ama neyse.
Yoo aslında parçalı da bulutlu da değilim. Zaten bu yazı da öyle bir yazı değil.
Bu Adsız takipçilik olayı da pek komik ama neyse.
Neyse'yle biten cümlelerin içerdiği kinayeden hazzetmem, bilgine.
zaten yazıya istinaden söylememiştim bunu, son günlerdeki genel tavrın için söylemiştim.
Adsız takipçilik komik diyorsun ama sen de bir adsızsın sonuçta :) şimdi ben adı kısmına: x yazsam yorumum daha mı değerli/ önemli olacak?
Kinaye çok berbat bir şey haklısın ama hayat işte, insan her zaman söylemek istediklerini söylemeyi tercih etmeyebiliyor.
iyi geceler...
Genel tavrımmış. Vay anasını sayın seyirciler.
Demek ki o kadar adsız değilmişim, feysbuk üstünden buradan laf çarpıtılabildiğine göre... Peki canım, napalım.
Benim için söylenmeyen laf söylenmek istenmeyen laftır yea. İnanmam, üzgünüm.
=) takipçi anlayışın farklıymış, neysehhh... (yazar tabii ki burada sana seslenmemiş. biliyorum sana bir şey demişim gibi oldu ama.)
Adsız takipçilerin hastasıyım, blogların ustasıyım.
Yorum Gönder