Gecemize giren yıldızların bazıları aniden, bazılarıysa zamanla kayıyordu, bazılarının enerjisi bitiyordu, sönüyorlardı, bazıları ise daha da parlaklaşarak, kutup yıldızı gibi bulundukları yere kazık çakıyorlardı adeta.
Bunu anlatan adamla yıllar sonra tekrar karşılaştıklarında bizim müdür "gecene yıldızlar eklemeye devam ediyor musun?" deyivermişti.
"Evet, ya sen?"
Yine de bazı yıldızlar diğerlerinden hep daha parlak kalacaktı.
✭
Bugün bir telefon ettim ve yaklaşık 10 dakika boyunca evin içinde volta atarak konuştuktan sonra telefonu kapatıp olduğum yerde zıpladım.
Birinin bana "kendi dergimizi çıkaralım" diyeceği aklıma gelmezdi - hem de 25 yaşında! 25 yaşında olduğumu hatırlatınca "e 30'a kadar bi beklesek daha iyi o zaman" dese de o adam, artık daha da kesinlikle biliyorum ki bu olabilir! Benim bir dergim olabilir! Zeynep sayesinde tanıştığım ve ağzımdan salyalar akarak baktığım (çoğu konuyu okumadığım, bile) Monocle'ın onda biri kadar bile bir dergim olabilir ve bu sabah Erinç'le konuştuğumuz her şey, her şey olabilir.
Zor biliyorum, sipariş üstüne iş yapmak, yazmak zor; gerekirse kadın dergisinde çalışabilecek miyim, zor, çünkü o kafaya giremeyebilirim, direncim yüksektir benim ama... Bilmiyorum, denerim.
Ama...
"Ben seni yönetici olarak önereceğim. Bir dergiyi alıp sahiplenen ve götüren adam olabilirsin."
Allah be!
✭
Güneş olmaktansa kutup yıldızı olmayı tercih ederim ben. Yakacağıma, yandaş olur, yol gösteririm, alır götürürüm.
Güneş olamamaktan şikayet etme hakkım saklıdır, ama içten içe hep severim soğuk ışığımı.
(29 Ocak 2011, İstanbul)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder