... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Yarın 30 Kasım.

"bunu okuyan şunu da okur" zımbırtısı sayesinde bugün bir yazıma denk geldim, unutmuştum bunu...

"Seneye Nisan'la Kasım arasında biriyle tanışacakmışım", bir falcı bunu demiş bana. Muhtemelen içimden "ohooo" demişimdir.

Yarın 30 Kasım. KUTLU OLSUN!

"Az"dım çünkü.

"Yani... Etrafımda sürekli beni koruyan biri varken nasıl kötü olabilirim ki?"
Leyla

 
Leyla ile Mecnun insanı ara ara öldürüyor.

Bu bölüm çok iyiydi. Değerlendirme kriterim pek öznel elbette; ben izlerken, ikinci kez izlerken bile, geçenlerde üzerinde konuşmak durumunda kaldığım bir şeyi düşündüm. Hani hep takdir alırsınız ve bunun hiçbir önemi olmaz ya, öyle bir şeyler.

İşte bazı insanlar yaramazlık yapıyor ilgi çekmek için ve bazıları da başka bir şeyler.
Yaramazlık yapınca kızmayan veya öğüt vermeyen, ortaokulu birincilikle bitirirken de mezuniyetinize gelmiyor.



Mecnun eve nevale getirdi, İskender ağlamaya başladı.
Hatırladım.
_ Tanıdığınız ilk erkeğin size bakarken gözünün parlamasını istersiniz tabi ki...
Ağlamaya başladım.
O günün büyük bölümünü ağlayarak geçirdim ve ondan sonraki birçok günün birçok zamanını da ve hiç rahatlamadım.


Bana hiç kimse bir şeyi yapamadım diye kızmadı, kızmazdı da. Sakız çiğniyorum diye de kızmazdı, üzüm yiyorum diye de, iş bulamıyorum diye de... Ama sonra biri beni paramparça ettiğinde karşısına da dikilmezdi kimse, "vebalı mı benim kızım?" diye. Ben kendi hakkımı kendim aradım. Bazen bulamadım, bazen de hak görmedim, belki hak görmeyişim kimsenin bana "bu senin hakkın" demeyişindendi. "Az"dım çünkü.

Ben her şeyi yaptım evet, ama yapamasaydım da, bana kimse kızmazdı bir şeyi yapamadım diye, kızmazdı bana hiç kimse.
Hiç kimse.
Tanıdığım ilk erkeğin bana bakarken gözünün parlamamasının bedeli, bu.

ve yine hayatımızda bir şey değişmiyordu.

Allah diyen Mufasa

"Aslan içimizde" diyor.


he lives in you (reprise) - en sevdiğim.

Seni daha az görebilmek için yavrum.



Bugün;

Adının sonundaki ünlem işaretini kaldırdım. Artık sen de rehberimdeki, mesafeli olduğum veya hakkında özel bir şey düşünmediğim, sık bulunan binlerce ad ve sık bulunan binlerce soyaddan ikisinin önemsiz bir kombinasyonundan oluşan birisin. Sıradansın. Sıradanlaştırdım seni.

Seni takip etmeyi bıraktım. En azından bir mecrada. Gerisi de gelir.

Ana sayfama düşüp durmanı engelledim ben bugün. Bana ne senin ne okuduğundan, ne sevdiğinden.

Mesaj zincirlerimizi sildim. (Tamam, henüz silmedim ama bunu sırf söylediğim için silebilmek için söylüyorum. Dediğimi yaparım çünkü ben.) Böylece beni toplam kaç saat umursamadığını takip edecek hiçbir veri kalmıyor elimde, acaba başka kimleri hangi saatlerde umursamış olabileceğini de.

Aldım blogunu, bakmadığım bir yere kaldırdım. Zaten onlar senin yazdıkların değil, sadece beğendiklerin. Yazamadığından değil, öylesi kolay geldiğinden. Fotoğraf çekemediğinden değil, öylesi kolay geldiğinden. Öylesi daha çok övgü aldırdığından. Öylesinin makbul olduğunu sandığından.

Ben bugün bana seni hatırlatan ve sırf bu yüzden yazık ettiğim güzelim bir şarkıyı dinleme dürtüme karşı çıktım.

Ben bugün Twitter'ı bıraktım; çünkü insanların yüzde yetmişi su ise yüzde otuzu yalan ve ben insanların gözlerine bakmadan yalanı anlayamıyorum.

Ben bugün de kendimi sadece fikri sorulmak veya bir şey istenmek için aranan; yoksa hiç özlenmeyen, görülmek, görüşülmek istenmeyen, umursanmayan, arzulanmayan biri gibi hissettim.
Ama düne göre daha az.
Demek ki doğru yoldayım.



(Telefonumda hiç mesaj kalmadı. Dediğimi yaparım çünkü ben.)

bu yıldızlı gökler ne zaman başladı sönmeye?

bugün aldığım bir öğüdü tutuyor ve şu an öngöremediğim bir süre için twitter'ı bırakıyorum. başka bir sürü şeyi de azaltarak...

belki sevinirsin bu işe blog ve hamdi ve reductio ve elizabeth ve... ben, seviniriz belki.

usandım, evet, doğru sözcük bu. usandım herkesi gerçek zannetmekten.

Darin.


RTE dedi ki açlık grevi yok. Kendine Türk Solu diyen bir grup dedi ki bırakın açlıktan gebersinler. Boğaziçili öğrenciler olayı hepten yanlış anlayarak dedi ki açlık grevine destek gerek, çünkü canımız Öcalan hapisten çıkmalı.

Darin dedi ki, bunca karmaşanın ortasında ben yaşıyorum.
Demek ki oluyormuş halkların kardeşliği, halkların evliliği, halksızlık.

Imagine all the people şimdi.

Ayakları Olmayan Baloncu


_ Biliyorum.
_ Biliyorsun... Evet. "Ben de" lafı üstüne bir film çekilmiştir; "biliyorum" üstüne de çekilebilir bence.

Ben bencil ve terbiyesiz Rose gibi yere yaydığım hırkamın üstüne kendim yattım ve Jack'e hiç yer bırakmadım diye mi oldu bunlar, yoksa bu benim (yine) kendi kendimi suçluluğuma inandırmak için uydurduğum bir şey miydi, bilmiyorum. Sen az önceki azıcık yağmurla azıcık ıslanmış (ama artık kurumuş olması gereken) çimlere zaten yatmaz mıydın, dolayısıyla da az ötedeki baloncunun uzamış çimlerin ve çiçeklerin arkasında kaybolmuş gibi görünen ayaklarına bakmak yerine göğe bakar mıydın o sırada, bilmiyorum.

(Ama iyi ki gösteriyorsun adamın olmayan ayaklarını da çünkü bu bir düdüklü tencere reklamı değil, daha saçma bir şey ve saçma şeyler paylaşıldıkça varlar. Saçma şeylerin paylaşılabildiği az sayıda insan da paylaşıldıkça var. O an için olsa ve sonra yok olsa bile.)

BEA, "en güzel yerinde evin"i söylüyordu (bak o lunaparka da gitmedik ki biz) ve ardından da "bil"i, "çıldırmıycam"ı falan dinleyecek değildik ya o zaman bu son şarkıydı, üzülüyordum. Bil. Biliyorsun. Biliyorum.

Peki Turgut Uyar'ın Büyük Ev Ablukada diye bir şiiri olduğunu... Tabi ki biliyorsun.

İkimiz birden sevinemeyiz. İkimiz birden göğe bakmadık. Galiba bu benim yüzümden değildi. "Seni özleyeceğim" diyene "biliyorum" diye cevap verirsen tabi ki sevinemeyiz ikimiz birden, akıllım.



Gereğinden romantik bir yazı olduğunu söylemem lazım, 
abarttıklarım bazen gerçek, ben bazen sırılsıklam sayılıyorum. 
Oysa ki yağmur azıcık yağmıştı. 

(28 Ekim 2012, Bursa ~ 04 Kasım 2012, İstanbul, 
bir de bir yerlerde Ankara)
Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!