... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Merak Etmemek

Her şeyin çok önemli, ilkin son olduğunu düşündüğümüz yıllardı...

İlk kez aşık olmakla ilk kez sevmek arasında ayrım yapan bir dizi repliğine hak verircesine şimdiki aklımla, basbayağı aşıktım işte.

Bir şarkıyı çok dinlerdim.

Merak ediyorum, ne yapacaksın benden sonraki hayatında
O alaycı gözlerin eğlenerek bakacak mı başkasına aklın bendeyken hala
Merak ediyorum, rastlaşacak mıyız günün birinde herhangi bir yerde
O çağlayan ruhun sakin tavırlar ardına gizlenecek mi yine

Yıllar geçtikçe sıradan mı olacaksın
Yoksa yenilmeyip zamana, sevdiğim gibi mi kalacaksın

Merak ediyorum,
Çok merak ediyorum...

Benden sonraki hayatını merak ediyordum adamın, okuldan sonraki hayatını. Her gün görüyordum çünkü, böyle bir mutluluk ve böyle bir eziyet olamazdı.

Her gün ne yaptığı merak etmenin ötesine geçmek aklıma gelmezdi o zamanlar, çünkü birbirimizle evlenmeyeceğimiz belliydi. O kadar ötesi çok öteydi ve beni ilgilendirmiyor gibiydi.

Bir resmin kalmış bende, tam ortadan yırtılmış
Hani siyah kazaklı, biliyorsun değil mi?
...
Ya dön bana artık, duyuyor musun beni,
Ya çık git dünyamdan, anlıyorsun değil mi?

Kar yağıyordu, hiç bilmediğim bir semtte bir daha görmeyeceğim bir lokantanın önünde içerden gelen bu şarkıyı duyuyorduk -ben şarkılara o zaman da anlam yüklerdim, şarkılar o zaman da anlamsızdı oysa. Öyle demişti bana sonradan, öylesine istemişti o şarkıyı-

Bana "olmuyor" diyordu ve ben onu oracıkta öpmek istiyordum ama ah o gurur yok mu... "Beklesin"di. Annem de öyle demişti hem.

Ama o çaresiz hali... Bir gün tuttum elini yine.

I can be you hero baby
I can kiss away the pain
I will stand by you forever
You can take my breath away

Biliyordum, hiçbir şey sonsuz değildi. Bizim ilişkimizse, kesinlikle.

Ama bazı şeyler var hani kaybetmek istemez insan... Ben hiç o kadar kötü kavga etmemiş, o kadar kendimi paralamamıştım, hem de okul tuvaletinde, hüngür hüngür ağlayarak. "Hayatımdaki iki adam" dediğim adamların ikisinin birden beni bu kadar kırabileceğini hesaba katmadığım için, çok yüksekten düşmüştüm. Hazırlıksızdım paralanmaya (insan zamanla kaşarlanıyor).

Üstelik her şeyin müsebbibi bir günaydın'dı (veya bir günaydın'ın yokluğu mu demeliydik?). "Sen bana neden özellikle gelip günaydın demiyorsun?"du kavga sebebimiz. Ayrılmamıza rağmen (veya ayrıldığımız için mi demeliydik?).

***

"Nasıl görüşmeyebilirim ki? Onun gözünde farklı bir yerde olduğumu ve olacağımı bilmek bana iyi geliyor. Onun bana bakışında 15 yaşıma ait bir duygu görmek hoşuma gidiyor. Aşk, tutku değil de; çocukluk, saflık, hayranlık belki. Sonra aradan 8-9 yıl geçmiş, büyümüş, değişmiş halimizle; hani onun o zamandan yaşamaya başladığı ama bende görmeye alışkın olmadığı hayata başlamış halimle beni gördüğünde sanki bir de şaşkınlık, ne yapacağını bilememe ifadesi ve belki ufak bir beğeni -ne de olsa iyidir benim muhabbetim- görüyorum gözünde. Bunlar hoşuma gidiyor işte."

***

İngiltere'ye gittim. O oradaydı, liseden, biri canımın içi olan iki arkadaşımla daha birlikte. Feysbuktan ancak birine (canımın içi olana) ulaşabildim, telefonunu aldım, aradım, randevulaştık, buluştuk. Deli gibi yağmurda, sırf daha rahat muhabbet edebilmek adına herkesi yarı ayakta durduğumuz bir mekandan çıkarıp 5 metre ötedeki bir pub'a sürükledim. Diğer arkadaşım da geldi, yıllardır görüşmemiştik, ah ne güzel olmuştu.

Ve o, gelmedi. Mekanın kapısına kadar gidip, o 5 metreyi yürümemek adına, tepesi attığı için (dedi), ıslandığı için (dedi) gelmedi ve bana "sen buraya geldin de bana bir alo dedin mi, onu düşün" dedi.

İlk kendisini değil de diğerini aradım diye kızmıştı bana. Aslında sadece bu yüzden gelmemişti. Günaydın demediğim tarih tekerrür ediyordu yıllarca ve kilometrelerce ötede.

Gülümsedim, içim acıdı. Ne diyeyim, bazı insanlar değişmiyor da, büyümüyor da. 17 yaşında bıraktığım adam 25 yaşında hala aynı çocuklukta; al işte merak ediyordum ya, sevdiğim gibi kalmış ama hep çocuk. Ve hiç merak etmiyormuş beni o.

Bense hep olgun olmaktan bazen sıkılıyorum ve bazen, o okul tuvaletine dönüp hüngür hüngür ağlayasım geliyor.

(02 Ekim 2010, İngiltere)

1 yazmadan duramayan var!:

Şu ara pek okuyamıyorum ama bu yazıyı okuyacağım. Ekliyorum sık kullanılanlarıma :)

Yoruma bu kadar geç yanıt verdiğim için affet lütfen:/

 
Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!