Bir şeyler var kafamda, karmakarışık sözcükler... Beni sıksanız suyumu çıkarırsınız, ama aynı kişiden, aynı kişilerden çok söz ettim, yüzlerce yazı yazmak istemiyorum. Bir tane yeter. Hepsini toparlayacağım, zamanla.
Bugünün beni üzen şarkısını seçtim: Mor ve Ötesi - Meksika. (Bana cevap hakkı doğuyor, @Mor ve Ötesi: Olmam galiba). Aheste bir araba kullanışı sırasında -ki benim arabayı aheste aheste kullandığım pek vaki değildir- şarkıyı bağıra bağıra söylediğimi fark ettim. Havasız kalıp mecburen sustum sonra.
Bugün neredeyse kenara çekecektim eski sevgilimi aramak için. Demek ki neymiş, birini aramak bir ihtiyaç olduğunda insanın eli pekala da telefona gidiyormuş. Kayda değer bir şey de söylemedim üstelik. O da söylemedi. Ama kendimi iyi hissettim yine de.
Yukarıdaki iki paragraf birbiriyle ilgisizdir. Bugün ben dünyayla ilgisizim zaten. Ama bu aheste halimin bana mutluluk verdiğini söylemek zorundayım. Neden? Bilmem. Koşturmaktan yorulmuşum sanırım.
Sanırım barışıyorum. Kendimle. Yalnızlığımla. İşte bu da, ilk paragrafın konusu (olacak).
Bugün size such a perfect day diyorum efendim; bulutlara, yağmura aldanınız fakat aldırmayınız. Hayat güzel.
(14 Ekim 2010, Marmara Denizi)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder