ekşisözlüksel bir başlık oldu, değil mi? fekat benimki kopi-peyst değil, alın teri. artı, yaşanmış hikayedir hepsi.
Anekdot#1
Anne ile Yüzüklerin Efendisi'nin muhtemelen son filmi izlenmektedir. Anne bir savaş sahnesi esnasında sorar:
_ Şimdi burası dünyanın neresi?
_ Hiçbi yeri değil anne. Dünya değil orası.
_ Neresi peki?
_ Orta Dünya.
_ Orta Asya mı yani?
"Orklara, Elflere inanıyorsun da hayal dünyalarına neden inanmıyorsun" denecektir de, anneye öyle denmez.
Anekdot#2
Lab raporu yazılmış, okulda basılmak üzere flashdisk'e kaydedildiği sanılmıştır fakat teknolojinin gazabına uğranmıştır. Rapor evdeki bilgisayarda kalmıştır; kardeş de evde yoktur, yani "masaüstündeki rapor" söz öbeği anneye yemek masasını aratmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Anne aranır, paniklememesi sağlanmaya çalışılarak bilgisayar açtırılır, mavi e simgesine tıklatılır; imleç gibi tabu kelimeler olmadan okulun mail hesabına (çünkü en sade site odur) sokulur, raporu ekleyip aynı hesaba mail atması sağlanır. Bu işlem yaklaşık 20 dakikalık kontöre mal olmuş ve gönder tuşuna 25 kere basılması sonucu aynı raporun 25 kere elde edilmesiyle sonuçlanmıştır (aynı sonuç bile 25 kere zor elde edilir ha) ama olmuştur.
İş bittikten sonra anne dönülmez akşamın sorularına başlar;
_ Nasıl unuttun sen bu raporu burda?
_ Anne bilmiyorum flashdiske kaydettim sandım ama olmamış demek ki.
_ Belki yolda düşmüştür?
_ Yolda MI düşmüştür? Anne, CD'nin içinden de şarkılar düşüyor mu yolda?
Bu arada ortamda bulunan 4-5 arkadaş yere devrilmiş, kahkahalarla gülmektedirler.
"Bu büyükler bazen gerçekten çok tuhaf oluyorlar" gibi bir şey demişti Küçük Prens...
yaran anne diyaloglarına hatırladıkça veya yeri geldikçe devam edeceğim, biline :)
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
2 yazmadan duramayan var!:
çok iyi, devamını bekliyorum :)
Bu modelden bir anneden bende de var, flashdisk olayına çok güldüm ya :)
Yorum Gönder