_ Nereye gittin kahvaltıya?
Sabah annemleri almış, evden çıkmaya hazırlanırken ağlayıverdim. Öyle kimseyi başıma toplayacak kadar değil, üç-beş damla gözyaşı döktüm banyoda. Kimseye fark ettirmemek için uygun bir yerdi; zaten iki gündür makyaj yapmadığım için akacak bir rimel de yoktu gözümde.
Çok kötüydüm, çok... düşmüştüm. Düşüktüm, öyle anlar olur ya. Ne kahvaltı, ne anne, ne de akşamüstü gideceğim düğün yoktu gözümde.
_ Taksim'de bomba patlamış, bir ihtimal oraya gittiysen diye şeyettim...
Pulp Fiction izleyenler bilirler, uyuşturucu komasına girildiğinde kalbe adrenalin enjeksiyonu yapılır. Boğulurken su yüzüne çıkmış gibi aniden dikelir kişi.
"Sen beni hiç hak etmiyorsun", "hiç umurunda değilim", "benim kelamlarımın orta yerinde hep sen varsın, ama sen beni hiç düşünmüyorsun"...
Eh, hep giydirecek değilim ya adama. Bir süre yetecek kadar hayat ışığı verdi bana. Minnettarım.
Ve ayrıca, farkındayım.
(31 Ekim 2010, İstanbul)
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder