Geçenlerde bir gün otururken dostlarla, Sezen Aksu şarkılarını konuştuk. "Nasıl bir kafada bu kadın" dediler, "bunları yaşamadan yazmak mümkün mü?"
Kimin ne yaşadığını bilemeyiz; ama bana kalırsa bir yaşayıp on yazmak asıl marifet. Yarım saatte bir şarkı oluşturma durumu hayat tecrübesi ve aşk acısıyla değil, sonsuz hayal ve empati gücüyle açıklanabilir.
"Yalancı diyorsun yani kadına?" dediler bana. Hayır, hayalgücü inanılmaz geniş diyorum. Birileri bana kızıp laflar hazırlayacak şimdi ama söylemem lazım: Sezen Aksu'yu hiç "o kadar" sevemedim ben.
Samimiyetine, komikliğine, minik serçeliğine diyeceğim yok. Bir kere canlı dinledim kendisini, o kadar. Birincisi, ağzından çıkanı çoğunlukla anlamam; yanlış anlaşılan şarkı sözleri entrylerine girmeye en müsait kadındır. Sonracıma, kendisinden hiç büyülenmedim, öyle albümlerini arşive dizip başa sarıp sarıp dinlemedim; hatta bir şey diyeyim mi, dinleyemem bile bazı şarkılarını. Gülümse'den hazzetmem, Gidiyorum'u hiç sevmem, Tükeneceğiz'i duysam kanal değiştiririm. Tükeneceğiz'le Mecidiyeköy'ün ortasında ağlamaya başlayan arkadaşım varmış be, daha ne?
Üstüme yapışıyor gibi, içlerine alıp beni boğuyor gibi gelir o şarkılar; hani çok mutluyken mutsuzlanmamak için ve mutsuzken de intihara sürüklenmemek için izlemediğim film gibi bende onlar.
Lakin, Sezar'ın hakkı Sezar'a...
Bazı şarkıların içinden magazin gazetecisi misali iki dize alınıp özenle özdeşleştirilir kişinin sevdiğiyle, dostuyla, kendisiyle...
Ama böyle, tümden gelinip bir olunan şarkı çok azdır: http://fizy.com/#s/1m2ntn
*
yol arkadaşım gördün mü duydun mu olup bitenleri
kıskanıyor insan bazen basıp gidenleri
yalnızlaşmışız iyice üstelik de alışmışız
hiç beklentimiz kalmamış dosttan bile
*
korkular basmış dünyayı, şimdi bir semt adı vefa
kutsal kavgalardan bile kaçan kaçana
anlaşılır gibi değiliz tek bedende kaç kişiyiz
hem yok eden hem de tanık, ne esaslı karmaşa
*
ben sana küsüm aslında, haberin yok
koyup gittiğin yerde kötülük çok
kime kızayım, nazım senden başka kime geçer
benim sensiz kolum bacağım, ocağım yok.
*
sen esas alemi seçtiğinden beri
ben o saniyede bittiğimden beri
dünya bildiğin dünya, dönüp duruyor işte
uzun uzun konuşuruz bir gün, son İstanbul beyi
*
yol arkadaşım, nerdesin?
Sözün bittiği yerdeyim; ya da şöyle diyelim: Çoğu zaman, başka sözlerin bittiği yerdeyim.
(21-22 Ekim 2010, Ortaköy)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder