Bazen insan, keşke düşündüğüm iş olsa, der kendi kendine. İş, insanın karnını gondolun tepesinden aşağı bırakılırcasına ağrıtmaz hiçbir zaman (başka türlü ağrıtır).
Uyudu ya sonunda, bir sürü rüya görüyor ama hiçbirini hatırlamayacağını daha rüyadayken biliyor; zaten hatırlasa ayıkken daha mutsuz olacak, ne güzel rüyalar çünkü onlar öyle! Hatırlamayacak ama en yakın arkadaşına anlatırken rüyalarını "bağlandığı ağaç dalı, benim göremeyeceğim kadar yukarıda olan bir salıncakta yavaş, kararlı ve inanılmaz özgür, gidip gelmek gibi" diye benzetme yapacak (teşbihte hata olmaz).
Bir kıpırdanma hissediyor yanında, gözünü açıyor kız. O, burada! Ama kalkıyor yanından, neden ki, ben niye hissetmedim yatarken, o kadar mı dalmıştım salıncağıma ya da her neyse?
Tutuyor bileğinden, bir saniye daha geç kalsa yataktan değil, hayatından kaybolacakmış gibi tutuyor, şefkatle, ihtiyaçla.
_ Ne zaman geldin ruhum,
diyor,
_ görmedim seni.

0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder