Ben kalbimden çok, beynimi dinleyegelmişimdir.
***
Umurumda olmadığını şaşırarak fark ediyorum. Herkesin çok büyük sandığı dertlere bakıp benimkilerin büyüklüğünü hesaplamak yerine sadece bir günümü bağlıyor, başka da bir şey yapmıyorum.
Kalan zamanda kendimi düşünüyorum, Zonguldak'taki madencileri düşünüyorum, Kılıçdaroğlu'nu düşünüyorum; Ermeni meselesi diyorum kendime, İran, petrol vesaire. Daha önemsiz, daha önemli şeyler var diyor, gelen mesaja yanıt vermeyip dizimi izlemeye devam ediyorum.
Çünkü kendi akıl sağlığım bana alarm veriyor.
***
Bir yerden sonra, bana ne? Ben yetiştirildim, büyüdüm, bitti. İşim var, evim var; kendime, başkalarına ait birtakım sorumluluklarım, sorumluluk almaktan kaçmadığım için ordan burdan topladığım sorumluluklarım var; sevdiklerim ve sevmediklerim var. Kimseyi değiştirmeye ölesiye çalışmıyorum, kimse de beni değiştirmeye ölesiye çalışmasın istiyorum. Ancak değiştirebilirsem beraber mutlu olacağım insanları görmüyorum zorunda kalmadıkça; çünkü olası büyük bir mutluluğu avucumdaki küçük mutluluğa tercih etmemeyi öğrendim.
***
İnsan değiştiremeyeceği varlığı sevemiyorsa şayet, dünyanın en kutsal kavramı üzerinde biraz düşünülmesi gerekiyor.
***
Artık benimle özellikle ilgilenilmesine ihtiyacım yok maddi olarak, bir daha ÖSS de olmayacak hayatımda, benim için kimsenin -hani dikkatim dağılmasın diye- özellikle yemek yapması gerekmeyecek, bana kimsenin faturalarımı hatırlatması gerekmeyecek; öyle bir ilgi ihtiyacı içinde değilim. Öyle bir ilgi ihtiyacı içinde değilim.
***
En azından kapımı kapadığımda duyduğum tek ses -eğer şanslıysam- bir kuş, bir martı sesi oluyor.
İşte o zaman yaşamayı seviyorum.
Ve hiçbir kısa mesaj bana bunu unutturamıyor.
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder