... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

İzin verirseniz sonsuza kadar konuşacağım.

İki şey vardı anlatmak istediğim, aslında yatmam lazım, dün gece 5 saat uyudum o ayrı hikaye ve ayrı yazı, ama olmuyor olmuyor, herkes sustu ben sonsuza kadar konuşmak zorundayım.
***
Dün hava çok bulutluydu, yıldız göremedik. Yıldızları da göremedim, if you know what I mean. Bi mesaj atmadım değil, ama anladım artık, yanlış alarmmış. İnsan bir cevap verir yahu. Önümüzdeki maçlara bakıcaz diye bir sayfayı daha kapatırken, son mesajı atan insan olmaktan nefret ettiğimi belirtmek isterim. Söylenmesi gereken son şeyin söylendiğine inanmıyorsam tabi.
***
Gündüz çimlerde yatarken, kafamın tepesinde ama şöyle 1-2 metre yukarıda bir sinek dönmeye başladı. Uçtu, yaklaştı, bir yere çarpmış gibi geri gitti, tekrar yaklaştı, tekrar gitti. Gözüm kapanmaya çalışıyordu ama ben sineğin bize adeta yaklaşamayışını izledim.

Boğaziçi'ne fildişi kule denmesiyle ilgili konuşmuştuk hazırlıktayken, lafın menşeini bilmiyorum. Aradım biraz, çok değil, karşıma benim gibi bunu konuşmasında kullanan biri çıktı, azıcık okudum ve şurası hoşuma gitti:
Ama, Boğaziçi bazen gerçeklerden, gerçek dünyadan kopuk diye eleştiriliyor. Boğazın tepesinde bir lüks, bir fildişi kulesi diyenler var. “Niçin bizim gibi olmuyorsunuz, bize uymuyorsunuz?” demeye getiriyorlar. Sizin dünyadan haberiniz yok mu?

Var, var olmasına da biz gerçek denilen dünyaya uymak yerine, gerçek dünyanın bizi örnek almasını istiyoruz. Biz başkalarını taklit etmek yerine onlara örnek olmak istiyoruz. Kimse kusura bakmasın biz bir “muasır medeniyet” örneği olduğumuza inanıyoruz.
(Konuşmanın tamamına şuradan ulaşabilirsiniz)
Kulesini bilemem ama dün, görünmez bir kalkanla çevrili olduğumuza gerçekten inandım. Biz içeri almadıkça dişi sinek bile giremiyordu içeri. Böyle şeyleri dile getirecek kafaya ulaştığımdan Erce'yle paylaştım bu fikrimi ama o bana tirbüşonum olup olmadığı sorusuyla yanıt verdi.
(Kimse dinlemezse ben yazarım.)
Sanki ben tüm hayatı, işi, cuma günü geçireceğim site review'u, ama en önemlisi eniştemi dışında bırakmıştım kalkanın. Aslında, o an dünyada eniştemin geçirdiği kalp krizinden daha önemli hiçbir şey yoktu. Lisedeki en yakın iki arkadaşımın babalarının toprağa verilişine şahit olduktan sonra, hayatta tanıdığım ve sevdiğim babaların zamansız ölmelerine daha çok isyan eder hala gelmiştim.
(Zamanlı ölüm nedir ki?)
Daraldım. Gittim, kapattım kendimi kalkanın içine, uyuyup uyanana kadar hiçbir şey düşünmedim.
***

Belki üstümüzden martı geçer

Bir sahne geldi aklıma bugün, gözlerim doldu: Adı Yavru Kayık olan bir kayıkla karşılaştığımı düşündüm; acaba bunu daha önce yaşadım mı, yoksa daha önce düşündüğüm için mi yaşadım sanıyorum, gerçekten bilmiyorum... Öyle bir şey olsa ya, ben desem ki "Aa" desem, "Yavru Kayık, Zeyyat'ın çok sevdiğim bir çocuk kitabının adı, benim de kayığım olsa ben de adını Yavru Kayık koyarım" desem, heyecanlı heyecanlı Yavru Kayık'tan, Uyumsuz Nuri'den, Martılar Adası'ndan bahsetsem, Hop ile Lüp'ten Salih Kalyon'a bağlasam, neden Zeyyat'a adıyla seslendiğimi anlatsam, ne zaman bir martı sesi duysam babamın adadaki evi neden satmadığını anlıyorum, desem...

Ekşisözlük'e biraz daha kızsam, hiçbir zaman aynısını yazamayacağım Zeyyat Selimoğlu entrymi de benimle beraber uçurdukları için kızsam onlara: Satılmış medya, Korcan Karar'ın tarafında mısınız, benim tarafımda mı?

Hala "Halki"yi bitirmedim diye dert yansam... Galiba bunun için bir vapur seyahati gerekecek. Evet gitmem lazım, unuttuklarımı da hatırlamak için konuşmam lazım, kendimleyse kendimle, anlatırken hatırlarım ben... Benim konuşmam lazım, sonsuza kadar konuşmam lazım belki.

Çok bir şey istediğimi sanmıyorum hayattan, ben yanında yazarken kendi işine bakacak biri olsun bir kol mesafesi kadar uzağımda.

İşte şimdi kendimi çoook kötü hissettim ve galiba artık sütümü içip yatma vaktim geldi. Süt. Evet.

Tirbüşonum yok abi.

(08 Mayıs 2010, Rumelihisarüstü ~ 09 Mayıs 2010, Akaretler)

2 yazmadan duramayan var!:

Şuşu zaten ilgiyle takip ediyorum seni ama bu yazı pek muhteşem olmuş, martıyı koydun beni ayrıca bitirdin :) ellerine sağlık +rep

 

reveransla selamlıyorum seni! :)

 
Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!