... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Kosmos

! spoiler içerir

Eve geldim, zerre uykum yok, kıvrılıp yatmak istiyorum ama uykum yok, konuşmak da istemiyorum (hiç istemiyorum hem de), bir şey dinlemem lazım ama dinlediklerim beni günün daha öncesinde (F.Ö.: Filmden Önce) bile tatmin edememişken şimdi ne dinleyebilirim ki... Evet camı açtım, kalabalıksınız, nefes alamıyorum gidin başımdan,

istemiyorum,

Kosmos'tan çıktım ben.

***

Neler geçti kafamdan... Kendimi birden 15 yaşımda buldum. Valikonağı caddesinde bir sinemada, bir haftasonu buldum kendimi. Kim olduğunu umursamadığımız bir yönetmenin, nasıl olduğunu umursamadığımız filmine gidiyoruz. Ninth Gate filmin adı, ben (çoğu şey gibi) çok net hatırlıyorum. Yine.

3 kişiyiz,
onlar arkadaş,
biz arkadaşız,
biz değiliz.

Artık değiliz. Ve bu, bana harika bir hismiş gibi geliyor.

Bu harika bir histi ve ben eksiğimin ne olduğunu, ancak 15 yaşıma dönünce anladım.

***

İnsanların arkadaşlıklarla ilgili zırvalarının yalan olduğunu, doğru olduğunu, tekrar yalan olduğunu ne zaman düşündüm; 15-20-25 yaşlarımda mı?

Tahammülsüzleşiyorum, hem de kendi zırvalarıma karşı bile. Yazdıklarımla birlikte tortop edip, atasım geliyor kendimi ama yüksekten şöyle. İB'nin çatısından! Hala çıkmadım oraya, çok iyi olmaz mıydı?

***

Vecihe olsaydı şimdi, "bu sondaki şarkının sample'ı" derdi, "Gocce di Memoria'yla aynı." O olsaydı derdi. Ben, bunu söyleyebileceğim biri olsaydı da anın kabuğunu çıtlatmamak için söylemezdim.

Söylemedim nitekim.

***

O filme nasıl gittiğimi de (çoğu şey gibi) çok net hatırlıyorum. Taksim'de bir sinemada, kendi başıma izleyeceğim bir filmi bekliyorum. Yandaki salonda bir film bitiyor, ben Ferzan Özpetek'in yeni filminden haberdarım ama, izlemek için henüz bir girişimde bulunmamışım. Gocce di Memoria çalmaya başlıyor, insanlar salondan çıkıyor (geri sokasım geliyor), ben orada durakalıyorum.

Kendi filmimin fragmanlarını kaçırdım, ilk defa bilerek.

***

Önce saf oluyoruz, sonra hayatı çözdüğümüzü, olgunlaştığımızı, olduğumuzu sanıyoruz; sonra bakıyoruz ki hiç olmamış, hiç olmamışız. Her şey tersine dönmüş. 20 yaşımızda dalga geçtiğimiz hayata 15 yaş bakış açısının aslında doğru olduğunu 25 yaşında itiraf etmek için bir filme gitmemiz ve bir yerde dizlerimizin tutmaması gerekiyormuş.

Neyse ki, sadece ayakta duran insan bayılır. Bunu tekrar etmem gerekti kendime.

***

Kaldı ki, 15 yaşımda da 15 yaşında bir büyüktüm ben.

***

Kosmos bana bir de, sevdiğim bir öyküyü hatırlattı:

The Solipsist

Walter B. Jehovah, for whose name I make no apology since it really was his name, had been a solipsist all his life. A solipsist, in case you don't happen to know the word, is one who believes that he himself is the only thing that really exists, that other people and the universe in general exist only in his imagination, and that if he quit imagining them they would cease to exist.

One day Walter B. Jehovah became a practising solipsist. Within a week his wife had run away with another man, he'd lost his job as a shipping clerk and he had broken his leg chasing a black cat to keep it from crossing his path.

He decided, in his bed at the hospital, to end it all.

Looking out the window, staring up at the stars, he wished them out of existence, and they weren't there any more. Then he wished all other people out of existence and the hospital became strangely quiet even for a hospital. Next, the world, and he found himself suspended in a void. He got rid of his body quite as easily and then took the final step of willing himself out of existence.

Nothing happened.

Strange, he thought, can there be a limit to solipsism?

"Yes," a voice said.

"Who are you?" Walter B. Jehovah asked.

"I am the one who created the universe which you have just willed out of existence. And now that you have taken my place -" there was a deep sigh. "I can finally cease my own existence, find oblivion, and let you take over."

"But - how can I cease to exist? That's what I'm trying to do, you know."

"Yes , I know," said the voice. "You must do it the same way i did. Create a universe. Wait until somebody in it really believes what you believed and wills it out of existence. Then you can retire and let him take over. Good-bye now."

And the voice was gone.

Walter B. Jehovah was alone in the void and there was only one thing he could do. He created the heaven and the earth.

It took him seven days.

Fredrick Brown

***



Kosmos'u izleyin. Bu fragmanın insana hiçbir şey söylemediğini görmek için, ışıklar açılana, temizlik başlayana kadar yerinizden kalkmamak için izleyin.


Not: Türkü Turan'ın 15 yaşını da hatırladım filmi izlerken, mütemadiyen kafasından çıkarmadığı şapkasını, "imajlarını yiyim" rozetini... İnsanların ne kadar değiştiğine şahit olduğuma mutlu oldum.
Bir de bunun için mutlu oldum.
Mutsuzluğumunsa, filmle ilgisi yoktu.


(03 Mayıs 2010, Maçka-Akaretler)

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!