Erdinç, Erink veya Erinç arkadaşımızın ittirmesiyle kendimizi Anneler Günü'nün akşamüstüsünde Bronx'ta bulduk Portakal Suyu tayfasıyla. Çekim varmış, adam lazımmış. Şu hayatta başrolde oynamak varken figüran olduk falan, arkadaki kalabalık olduk işte, zaten şu koca evrende hepimiz birer küçücük nokta değil miyiz... (it goes on without end)
Tam Taşoda sonrası, önceki gece kendimizi kaybedercesine içmişken, ilginç oldu. Gerçi "Abi sokakta hayat varsa biz neden Bronx'tayız?" diye sorgulamadım diyemem; ama yönetmenin işine karışılmaz, elimizden biramızı alır mazallah, boğaz tokluğuna veya bira göbeğine çalışıyoruz şurda.
Beklenmedik ama hoş bir sürprizdi; bir ilkokul arkadaşımı tesadüfen feysbuktan bulduğum ve geri kalan tayfayı toparladığımdan beri, bu kadar uzun zamandır görmediğim biriyle karşılaşmamıştım.
Efes'in "Sokakta Hayat Var!" adlı kampanyasına dahil olmuş olduk kıyısından. Kah merdiven çıktık, KESTİK! olmadı, indik tekrar çıktık; kah bira içtik (haliyle; hem neredeyse Erinç kadar sevdiğimiz bir şey daha varsa o da beleş biradır); aynı reklam şarkısı tekrar tekrar çalarken eğlenir gibi yaptık, sonra cidden eğlenmeye başladık hatta hopladık zıpladık o biçim.
Tam Taşoda sonrası, önceki gece kendimizi kaybedercesine içmişken, ilginç oldu. Gerçi "Abi sokakta hayat varsa biz neden Bronx'tayız?" diye sorgulamadım diyemem; ama yönetmenin işine karışılmaz, elimizden biramızı alır mazallah, boğaz tokluğuna veya bira göbeğine çalışıyoruz şurda.
Mekanda piyon gibi bizi diktikleri noktalarda, kokteyl havasında muhabbet ederken uzakta bir kız çarptı gözüme. Tanıdık geldi, çıkaramadım; sonra fark ettim: Ortaokuldan Burçin, lisede Alman veya Avusturya Lisesi'ne geçmiş olan ve bir daha, 10 yıl boyunca hiç görmemiş olduğum Burçin. Uzun uzun baktım, o da bana baktı ama tanımadı, yanımdan geçerken "Burçin?" dedim, "efendim?" dedi sen de kimsin yahu ses tonuyla. "Bellatrix ben". "Aaa, tanıyamadım, naber ya?"
Öyle ayaküstü konuştuk, onun artık hiçbiriyle görüşmediği lise arkadaşlarımızdan, onunla birlikte gidenlerden, evlenip barklananlardan, yakında evleneceklerden... On yılda ne yaptığımızdan, nereye doğru değiştiğimizden konuştuk. "Görüşelim yaa" demedik, özellikle görüşmeye uğraşmayacağımız belli olduğu için. İşte bunu seviyorum.
Beklenmedik ama hoş bir sürprizdi; bir ilkokul arkadaşımı tesadüfen feysbuktan bulduğum ve geri kalan tayfayı toparladığımdan beri, bu kadar uzun zamandır görmediğim biriyle karşılaşmamıştım.
"Hiç değişmiyorsun, ilkokulda neysen aynısın, aynı surat işte!"cileri haksız çıkarır şekilde kız da beni tanımadı üstelik; üzülsem mi, yoksa sevinsem mi ki?
(09 Mayıs 2010, Taksim)
Yemek için Erinç'e, başlık için Konak kebapçısına teşekkürler :)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder