Özledim sanacaksın...
İlgisi yok.
Elbette iki iyi arkadaş olmayacaktık.
Ama iyi hatırlıyorum ben seni hep. Hep demeyeyim, genelde. Çok kızıp, durulduktan sonra mesela. Bazen sinirleniyorum çünkü. Acayip haller içinde oluyorsun diyorum, anlam da veremiyorum ki. Mesela... Neden üzülüyorsun beni gördüğüne? Ya da şöyle sorayım: Neden sonradan, üzüldüğünü söyleme ihtiyacı hissediyorsun? Hayır üzülmüyorsun çünkü, biliyorum. Ben de üzülmüyorum.
Nasıl üzülebilirim ki?
Tek başıma güneyden inerken bir gün geliyor aklıma. Midemde kelebeklerin uçtuğunu tespit ettiğim gün. Hissediyordum onları, beni öptüğünü hatırlayınca hissediyordum, oradaydılar işte. Manzarada, bankta oradaydılar. Sonra Ortaköy sahilden geçiyorum, aptallığımı hatırlayıp gülümsüyorum. Bebek'te kapanan (kim bilir kaç kere kapanan veya el değiştiren) restoranın önünden geçiyorum, aptallığını hatırlayıp gülümsüyorum. O gün ben bir peçete almıştım ordan. Kız çocuğu gibi, koleksiyon yapan. Bir şey düşünmemiştim, gayri ihtiyari bir hareketti. Sonra başka bir şeyler daha topladım ordan burdan; liseli kız gibi. Sinema bileti, akbil fişi, bilmemne (aşk hiç biter mi?)
Sonra sen korkmuştun. Onları görünce korkmuştun benden. (Benden mi?) Sevgimden.
"Öyle sınırsız, öyle derin, öyle çok severim ki korkarsın..." Üstüme yok çünkü, sevgimle korkutmakta. Bak, korkuttuklarımı topluyorum şimdi de ordan burdan, son anlarını yaşayan bir yaşlı kadın gibi.
Seni düşünmek beni gençleştiriyor. 19 yaşındayım, hep 19 yaşındayım ve beni hep böyle hatırlayayım istiyorum.
Artık senden yaşlıyım sevgili. Oysa o zaman çok büyüktün.
Yıldönümümüz kutlu olsun.
(01-04 Aralık 2010, İstanbul)
2 yazmadan duramayan var!:
Ah Bellatrix, böyle yapıyosun, yazıyosun, yazık bana okudukça, kendimi buldukça! bu yorumumu yayınla diye değil, aşağıdakini oku diye gönderiyorum :)
Sevgiler
http://kultursokellasi.blogspot.com/2010/09/ani-kutulari.html
:)
Yazımın arası:
"Ben o anıları sana verdim. Sense bana geri verdin, çünkü bakamazdın onlara, çünkü bakmaktan korkardın, çünkü başkası görse (mazallah, başkası görse) utanırdın o biçim.
Ben aldım o defteri. Sakladım, ayrılana kadar. Sonra sana verdim. Artık umurumda değildi.
Böyle bir sevgiydi bizimkisi, ne zaman yer değiştirdiğimizi hiç kestiremediğim..."
Yorum Gönder