Uzunca bir süre hediyesini aradım, bulamadım. Sonra yazıya dönüştü birden.
Versatil teneke.
Versatil teneke.
Zırhını kuşanıp geliyor, cephe hazırlıklı, cephane bol, biriktirilmiş aylarca ama o yine de geliyor işte korkusu yokmuşçasına (nasıl yalan...) Hiçbir ok vurmuyor onu, vuruyor da öldürmüyor demek daha doğru. O kendi çapında bir yıkılmayan adam, *zzıp* omzundan vuruldu, sendeliyor hafifçe ama yürüyor, *zzıp* hala devam ediyor, *zzıp* diğer taraftan, soldan bu sefer ama ebedi ıska. Kafaya veya dalağa nişan almak daha öldürücü olurdu, yanlış tercih.
Normal bir insan olsa aldığı darbelerle ölmüştü çoktan ama o, yıkılmayan adam kendi çapında. Kendi çapında bir yıkılmayan zırhlı adam. Şövalye değil, adam ama (kendisi düzeltiyor).
Suratında o kendini bilir ifade, pek keyiflendi ama ı-ıh, seni gördüğü için değil, seni güldürdüğü için. Keyifsiz, neden bilmez, sana ne? Hem senin soruların yanıtsız kalabilir ama onunkiler kalamaz. Senin her şeyin ortada, bok var sanki. Adet olduğu üzere pek bir şey söylemeden ağzından laf almaya çalışıyor ama senin ağzından sadece oklar çıkıyor, cephane bol, biriktirilmiş aylarca (yıl oldu mu? olmak üzeredir) Kendine saplasan acından ölürsün belki ama onun zırhı var.
Şşş, kendisine söyleme, o kendini Oz Büyücüsü sanıyor ama aslında bir teneke adam. Kalbini arıyor. Bulursa, kalp rahatlığıyla ölebilir onu demin vurduğun yerden.
(28 Aralık 2010, İstanbul)
Görsel: The Tin Woodman, William Wallace Denslow (1900)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder