17:18'de Etiler'de bir toplantıdan çıktım, 18:19'da Levent'te evimdeydim. Sevdiğimin beni düşündüğü saatleri bir dakika ıskalamışım hep.
17:18'den 18:19'a trafikte boşluyorsam, aklımdan tek bir düşünce geçiyor bu aralar. Son zamanlarda (en çok da kendime) söylediğim yalanlar. İnsanlara gülümseyişlerim. Yalan söylemeyi sevmiyorum, o yüzden ziyadesiyle gülümsemiyorum bu aralar. Gülünecek bir şey de yok zaten. Yine, doğruyu dosdoğru söylediğim insanlar haricinde pek konuşmayışım da yalan söylemeyi sevmediğimden.
Yoksa emin olun, kimlerle beraber çalışmak istemeyebileceğimi açık açık söylemenin hiç bu kadar rahatlatıcı olduğunu tahmin etmezdim.
***
Birazcık sohbet ettik iş sonrası. Ben gözümün kadının göğüs dekoltesine kaymaması için bayağı uğraşıyordum, yalan değil. Sadece çok samimi olduğum insanların gözünün içine içine bakarım inatla ben, yoksa oraya buraya kayar gözüm, çoğu kimse bana "saçımda bir şey mi var yaa?" demiştir. Bu kadının da takma kirpik etkili maskarasında görülecek pek bir şey yoktu; e ben de insanım sonuçta.
Nerede oturduğumu sordu kadın. Söyledim. Tek başına mı dedi, hayır dedim. Aileniz burada değil yani? dedi. Gülümsedim, ah eminim ne güzel gülümsedim! "Hayır, aslında buradalar."
Ah ne iyi yapmışsınız, değil mi... dedi kadın. Evet çok iyi yapmıştım, o kadar iyi yapmıştım ki kendi evimden vazgeçmemek uğruna bir iş feda edebilirdim belki de. Önceliklerimin ilk sıralarında ev geliyordu.
"27 yaşından önce evlenmeyin, çok gençsiniz" dedi kadın.
Düşünmüyorum zaten, dedim. Fazlasını bilmesine gerek yoktu.
"Çok iyi bir yerdesiniz, hırslı da görünüyorsunuz, önünüz açık, şahane" dedi kadın.
Bu ülkede bu işi yapmak çok zor dedim. Fazlasını bilmesine gerçekten gerek yoktu.
***
Başka bir 6 kişinin karşısında bugün, "engagement dedikleri şey düştü bende" dedim, tansiyonumun düştüğünü ilan edercesine. Engagement'ının düşmesi işleri daha dikkatsiz, daha kötü yapmana sebep oluyor mu diye sordular.
Hayır dedim;
"ah hayır kuzum, çünkü sorumluluk duygum çok yüksektir lanet olsun bana, ayrıca öyle bir umuda tutunuyorum ki, olursa, arkamda bir kibrit çöpü bırakmak istemiyorum giderken" demedim.
Hele de gidemeyişimin acısını kendimden nasıl çıkaracağımdan hiç bahsetmedim.
***
İki olasılık var; evet, hayır. Hayır'ın iki olasılığı var; ben, onlar. Al sana analitik düşünce.
Kafamda tüm olasılıkların ayrı ayrı senaryoları, replikleri var. Al sana, artık her neyse.
Umarım bunu anlatabilmişimdir.
(21 Aralık 2010 -en uzun gece- İstanbul)
2 yazmadan duramayan var!:
bende böyle düşünürdüm, beni düşündüğünü zannederdim, hatta 19.19 favorimdir :) bi gün beraberken telefonumun saati böyle bi rakamdı; 21.21 sanırım.."aa" dedim "biri beni düşünüyo :)" "ben düşünüyorum" demişti.
sonra bitti her şey. çok yeniydi ama daha. saate baktım 17.17 ve o başka bi kıza yazıyordu.( nasıl biliyorsun deme lütfen)
saatlerin sihri de bitmiş oldu :(
paralel evrenlerde hep aynı hikayeler...
Yorum Gönder