İnsanları seviyorum. Böyle sürekli yüzü gülen insanlar var ya, ölesiye kıskanıyorum onları. Ya da mesela son zamanlardaki kötümser, uyuz yazılarıma şıkır şıkır cevaplar verenler falan... Alınlarından öpesim geliyor.
Nerden buluyorlar bunu, bu sevinci filan? Ben unuttum, hatırlamıyorum, ne demek çok sevinmek, aşık olmak ne, bir şey yapmak istemek ne demek?
Bir çeşit erke dönergeci ya da DeLoreane'a entegre edilmiş bi füzyon zımbırtısı mı var insanlarda, böyle içine çerçöp, muz, bira atınca şaha kalkıyor ruhlar? O vakit gösterin bakayım nerenize entegre ettirdiniz, yoksa nesneden ziyade tümleç mi kritik burada:
Nereye?Koca bir smiley topağı olan insanları seviyorum (umuda gönderme yapa yapa).
Pazartesi sendromunuz hayırlı uğurlu olsun efendim; onu da kanıksamayı başarışınıza şapka çıkarıyorum.
(27 Aralık 2010 Pazartesi, Ortaköy)
2 yazmadan duramayan var!:
ben olsam, gider starbuckstan bi dark cherry alır, ortaköy meydanına gider, 5 dk hava alırdım.
bu bi işe yaramaz dersen, en azından yaşadığın bunalım daha bi güzelleşir.
ben sabah sabah carla bruni'den " Quelqu'un ma dit" dinledim.
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=quelqu'un%20m'a%20dit
ve ağladım. ve en yakın deniz, 30 dk uzakta..
500 days of summer... orda duymuştum ilk, ne güzel şarkıydı bu da.
bunalım öyle bir şey ki güzelleştirmeye bile uğraşamıyorsun. şöyle sıcak evimde şarabımı içip inci gibi ağlamak mesela; onu da yapmıyorum. boş boş duruyorum ve bakıyorum.
bir de, kim olduğunu merak ediyorum.
Yorum Gönder