
Dün akşam mesela, neden yaptığımı bilmediğim bir mesai sonrası eve gidip, iki-üç kısa yabancı dizi bölümü sonrasında koltukta uyuyakaldım. Hiç senin yapacağın iş değil, değil mi? Sabah 05:30 civarında uyandım, dizi bitmiş, televizyon açık kalmıştı. Yeni evde, koltukta ilk sızışımı da gerçekleştirdim. Bir şey diyeyim mi, uyuyakalacağımı adım gibi biliyordum uzanırken, ama o kadar umurumda değildi ki...
Kitaplarımı hala yerleştirmedim odamdaki kitaplığa. Salondakileri ise gelişigüzel, maksat koliler boşalsın. Cıkcıkladığını duyar gibiyim, ama sen hiç gerçekten taşınmadın ki, bilemezsin maddi ve manevi yükünü taşınmanın. Ama bil, tedarikliyim, kitapları özene bezene dizerken çok uğraştığım için kolilemeden önce de fotoğraflarını çektim. Sudoku gibi yerleştireceğim hepsini şimdi. Uyuyakalmazsam tabi.
Seni en çok ilgilendiren taraf ise, paspal paspal gezmem etrafta. Kuaföre gitmem lazım mesela. Saçımı filan kestireyim diyorum, çok uzadı. Makyaj mı yapsam mesela işe gelirken, değişiklik olur? Senin hiç sevmediğin simli zımbırtılarımı bile kullanabilirim artık. Zaten senden çok, annenin görecek olmasıydı sorun. Başkalarıydı, ya bulurlarsa, ya görürlerse; ne olacaksa! O yüzden ICAMES kartın da bende duruyor ya, yakında atacağım onu da, bilesin. Sinirlendiğimden değil, ben niye saklıyorum ki soyut, somut her şeyi?
Yorgunum eski sevgili. Bıcır bıcır da konuştuğum söylenemez bu aralar, yalnız bunun için sevmeyebilirsin beni...
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder