Muhteşem Yüzyıl'da bir sahneye denk geldim; olay şöyle gelişiyor: Göz alıcı mor kadife bir pelerinle salına salına sinsice pazaryerinde gezen bir genç kızı gözüne kestiren Malkoçoğlu (a.k.a. Küçük Sırlar'daki Çet) onu gözüyle yemekle meşgulken, bir yeniçerinin kıza sarkıntılık ettiğini fark ediyor. Yerinden ok gibi fırlayan Malkoçoğlu, kızı tartaklamakta olan yeniçerinin bir yumruk teşebbüsünü savuşturduktan ve ona okkalı bir tokat attıktan sonra adamı duvara yapıştırıyor ve diyor ki:
_ Ben Malkoçoğlu Bahri Bey.
Ve bırakıyor yeniçeriyi, o da topukları kabaetine vura vura kaçıyor; çünkü artık dövüşmeye çalışmak faydasız... Ondan sonra kız da Malkoçoğlu'nu tersliyor ki o da ona aşık olsun (erkeklerin ulaşılamaz ve gizemli kadın peşinde koşma kafası o dönemlerden demek ki, ırsi).
Benim kafamda ise, bu replikten sonra olay farklı gelişiyor. Yeniçeri, Malkoçoğlu'na elini uzatıp şöyle diyor:
_ Abi tanışmadık, ben yeniçeri Mustafa. Memnun oldum.
Böyle senaryolar yazılsın istiyorum. Leyla ile Mecnun'u da bu yüzden seviyorum.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder