Cristophe Colomb, adının inatla Türkçe, okunduğu gibi yazıldığı bir amcamız olması itibariyle ülkemiz tarihinde önemli bir yere sahiptir. Tüm frankofon "x kafadarlar" kitaplarında Fransuva'lar François diye bozulmadan yazılır ve bize kafayı yedirirken, Kristof Kolomb'u kafamıza göre değiştirmekte beis görmememiz ilginç. Şikago. Nooldu, olmadı dimi?
Neyse, konumuz Kristof'un içeriği. Çerçeve değil resim arıyoruz burda...
Kıvanç Çoktatlıtuğ'un Amerika'yı yeniden keşfetmediğini ilan ettiği bugünlerde, Kristif Kolomb'a lanet yağdırmak pek moda. Yeni tarzımız, küçükken hayran olduğumuz her şeyi yermek (kaşif mi, katil mi?) veya küçükken normal algıladığımız her şeyi acayip yüceltmek (retro kafası)
Kaşif dediğin zaten bir yer keşfettiği için kaşiftir; üstelik halihazırda içinde yaşanan bir yeri keşfetmiş adam. Lost adasını buldu sanki. 12 Ekim'de ayak basmış oraya ve bu gün bayram olarak kutlanıyormuş, adını Amerigo Vespucci'den alan Amerika'da. İronik, değil mi?
Bu hikaye için ekstra bir vatanperverlik, öfke, anlayışlılık, sevinç vesaire gösteremiyorum; olan biten, Mohaç Meydan Muharebesi'nden farklı bir saçmalık içermiyor bence. Bir yere gidersin, oraya yerleşme cüretini kendinde buluyor ve boyun eğmeyi düşünmüyorsan eskileri ya öldürür ya da onları öşür ve cizyeye bağlarsın.
Ya da bizim gibi para paşa kontratını imzalar, kiranı verir, girer oturursun evinde; her yılın aynı haftası taşınsan da bunu bir olay haline getirip kutlamazsın.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder