Bir dağcılık kulübünde değil, içinde eğlenmediğimiz bir ENSO, İK, BÜYAK'ta; kariyer odaklı görünümlü bir üniversite kulübünde çalışıyoruz çünkü o zamanın aksine arkadaşlıklar da değil artık bizi eğlendiren veya benim için, StepS de değil (çünkü açıkçası, ben onun için vardım). Asçı değil, yelkenci değiliz, yaptığımız iş hobimiz değil.
Lakin, yaptığımız işi sevmek imkansız da değil.
"bu sabah yine işe gidiyorum uyuz uyuz.. radyo dinleyip ayılmaya çalışıyorum. dolmabahçenin ihtişamlı kapısının yanında geçerken yolun sağında ayaktaymış gibi duran fakat koşmamasına rağmen hızla ilerleyen bi adam gördüm. keyifle ıslık çalıp mutlu mutlu gülümsüyordu.
yaklaşınca sırtında bir gitar taşıdığınız farkettim.. daha da yaklaşınca tek tekerli bir bisikleti sürdüğünü gördüm ve kanımdaki mutsuzluk arttırıcı hormonda inanılmaz bir yükseliş yaşadığımı hissetim.. adam sabah 8:45 de tek tekerli bi tekerlekle, sırtında gitar taşıyıp, keyifle nereye gider?
napıyorum abi ben. her sabah kalk, işe git. lanet ede ede yap işleri.. ama o eleman istediği şekilde, mutlu olduğu şekilde takılıyodu.. çok mu kaygımız var da bu kadar kasıyoruz. ne için uğraşıyoruz...
çoğu kişi küçükken beynimize işlenen ağustos böceği ile karınca hikayesi kaynaklı bi züğürt tesellisi mi yaşıyor acaba? karınca gibi sonradan gülmek mi daha iyi yoksa hala enerjikken hayatın tadını çıkartıp sonra hallederiz abi aeaee demek mi?
fethiyedeki festivalde sirkte çalışan insanlarla tanışmıştım çok mutlulardı. bizim gibi iş sonrası zamanlarda yoğunlaşmamış mutluluktan..
ne işim var lan benim bu ofiste."
Ne işim var lan benim bu ofiste, nokta.
Bizim hayatımız da hayat olacak bir gün. Mutsuz olabilirim ama aksinin olacağına inancım var. Hepimizin CEO olacağına değil, hepimizin mutlu olacağına ve belki paranın akmayacağına ama tek bir kendi onbini olacağına, onunla da jelibon musluğu yaptıracağına ve başka bir isteği olmayacağına inancım var benim.
İşe gitmediğim güneşli bir cumartesi günü yazdırıyor bana bunları ama biliyorum ki bir yerlerde, bir parklarda "bellatrix de böyle yazmıştı" muhabbetini yapan insanlar varsa, inanç da umut da hala var.
Ayrıca, bir gün ben o yerlerde, o parklarda olup bunu anlatacağıma ve birilerinin beni ilk kez orada dinleyeceğine; başkaları yerine kendimi konuşacağıma da inancım var.
Gelsin mutluluk.
(13 Ocak - 05 Şubat 2011, İstanbul)
Görsel: http://slnnn.blogspot.com/2011/01/hepsi-bu.html
3 yazmadan duramayan var!:
Ofis bana da öyle basıyormuş ki işi bırakınca anladım malesef :)
Sabahları zinde ve mutlu kalkıyorum artık :)
daha bugün bir 'arkadaş'la "bellatrix de şöyle şöyle yazmıştı." dedik :)
Vladimir; yazıların ve yazı uzunluğunun artışından anladık onu, yakın takipteyiz :)
Kültür Şokellası; bi gün ben de diycem :)
Yorum Gönder