Yanıbaşımdaki masaya kocaman bir çiçek geldi bugün. Güzel bir aranjman. Güller eskisi gibi kokmuyor, sadece güzel görünüyorlar. Çok güzeller. Benimse mutlu olacağım bir şey olmadı bugün.
Ah o kadar kinci bir insanım ki... Ama vallahi bilerek ve isteyerek yapmıyorum. Hatırlamanın yan etkilerinden biri de bu işte, hiç ama hiçbir şeyi unutmuyorum. Fil hafızası derler ya; beni bir fil olarak kabul ederseniz kuyruğuma basmanın zor olabileceğini tahmin edebilirsiniz, ama biri kuyruğuma bastığı anda da var ya... Aklıma gelir mutlaka daha önce söylediği, yaptığı şeyler. Yediğim düşünülen lafları bir tur çiğneyip avurdumda biriktiriyorum, gün gelir devran döner çünkü, yutmadığım o lafları tükürür, çıkarım. Mesela bir odaya girip "ehm, ee, sizinle çalışmak güzeldi" diye o yıllardır söylenip de sadece söyleyenin kah kah güldüğü espriyle başlamak isterim lafa. Buzlar erimesin, hatta buzdan duvarlar yaratılsın değil mi azizim, uyalım biz de kurala. Çünkü bu espri yapıldıkça içime atmaktan başka bir şey yapmadım henüz, bunlar tam da sonradan "lan keşke şunu deseydim" diye kafanın duvara vurulacağı cinsten anılardı.
Bana malzeme vermeyin arkadaşım. Sadece konuşarak mat edebilirim sizi. Bunu dedim, dinlemediniz. Sonunda ben oynamaktan sıkıldım.
Ben bugün pek güzel ayarlar yedim ve belki de ilk defa kendi kendime dedim ki, "ne uğraşıyorsun?" İnsanlar benim kariyerimi benden çok düşünüyor, "bak fena olacak" diye uyarıyorlar filan. Sinir bozucu oldukları kadar da ciddiyetle ve inanarak söylüyorlar bunu. Benimse içimden gülmek geliyor. Gülmek ve kızmak, "beni hiç tanımıyorsunuz" demek. Dilimin ucuna geliyor, söylemiyorum.
Gerek yok ki.
Galiba artık uğraşmayacağım ben de. Susmak daha kolay, susmak ve yazmak belki. İçinde olmayacağın şeyi kurtarmaya uğraşma, bırak insanlar mutsuz olsun, çekip gitsinler ya da herkes memnuniyetsizliği içinde mıymıymıy konuşup dursun köşesinde, hiçbir şey değişmesin, kimse hiçbir şeyi değiştirmeye cüret dahi etmesin. Bırak, aynı hafta içinde işe başladığın insan, patrona mail atarken dört dönsün, beş düşünsün. Sen iki kez düşün, arada üç kez başka şeyler düşünme lüksüne sahip ol, gündüşleri gör, hayal kur sen. Lüksünü kendin yarat, ihtiyaçlarını düşünme. Umursama.
Günün hiçbir anında, kariyer tavsiyesi verirkenki kadar gözü parlayarak samimi olmayan bir adam var, gözünün önünde merdivenden düşüp elini kanatan astına "iyi misin?" diyemeyecek kadar insanlıktan çıkmışlık var gözünün önünde.
Daha neye, nereye doğru bu uğraş?
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder