Tüm çakmakçalanlara!
(yazı şuradan okunabilir)
Bu yazı da sana gelsin.
Durumdan kendine vazife çıkartan kahraman serkan yine iş başında. Muhtemelen yazı nın sonuna geldiğimde ben iki sayfalık bir proje raporu için bu hevesle başlasam ortalığı dağıtmıştım diye kendime kızacağım. Ama yine de olsundu, sorun değildi.
Asıl sorun çakmak üzerine beş sayfa ne kusabileceğim bu klavyeye. O mavi çakmağı gördüğüm anda aslında aklıma bir iki şey gelmedi değil. Niya çakmak vardı mesela? Niye kibrit değil? Kimi insanlar kibriti daha samimi buluyor. Vay efendim daha klasik vay efendim daha bişey. E sen her kibriti yakıp işin bittikten sonra atmıyor musun? E nerde kaldı samimiyet? Ben insanlar biliyorum ki yıllarca aynı çakmağı doldurup doldurup kullanıyorlar. Hatırlasana tabelaları: çakmak dolumu yapılır!
Samimiyette sınır tanımıyor tabi ki yanıcı ve yakıcı maddeler. Kimisi kibrit taşır kimisi çakmak. Bir de bir grup var zippo taşır onlar. Kokar, gazı uçar, yarı yolda bırakır adamı. Ama gerçek samimiyet zippodadır eğer samimiyetse aradığın. Senin yerine göre satütünü(?) falan gösterir ha! Flipper nere zippo nere hey gidi hey. Ona özenle bakarlar, gazını doldurur, fitilini değiştirirler. İşleri bitince de bir gün bir köşede, masadan sarhoş kalkarken unututlar. Yolda akıllarına gelir döner ararlar nafile. Zippo bu, unutulmayı kaldıramaz. O da kalkar kendine yeni birisini bulur, onun ateşini yakar. İşte gerçek samimiyet budur.
Yeni sahibe pek kolay adapte oluyor bu çakmaklar. Özünde hepsi yollu bakarsan. Bi kere ne marka sigara yakacağına zerre aldırmıyor. Yeterki gazı ve taşı olsun, çat diye yakar. Hahahah paylaşır da. Hmm düşündüm de, sen çakmak olsan herkesin sigarasını yakar mıydın? Erkek geyiğinde son nokta da bu olsun, burda bitsin.
Hah sahip diyorduk. Bir gün birisi elinden alır çakmağını. Alır kullanır. En ihtiyacın olduğunda ararsın bulamazsın, o zaman anlarsın çakmağın gittiğini. Ah dersin ben nasıl ellerimle vardim o çakmağı. Gidersin saygı değer karadeliğe, sorarsın benim bir çakmak vardı diye. Ya o da birisine vermiştir, ya da çoktan kaybetmiştir. Kimi insanlara, am çok azına, hah evet ya burda cevabı gelir. Cevabı duyunca bir an göklere uçarsın ama bir de bakarsın elindeki senin çakmağın değil! Üstendeki çıkartmalar soyulmuş, gazının ayarı değişmiş, ne bileyim işte, çakmağın değişmiş. E nasıl kullanacaksın ki o çakmağı? İşte o zaman daha çok kızarsın heralde kendine ben neettim diye, çakmak hiçliğe çekip gitse çoook daha iyiydi belki de.
Hiç öyle değil, o çakmak sana döndü, o çakmak senin kaderin(!). o çakmağa sıkı sıkı tutun aklın varsa. Unutma elbet ya onun gazı bitecek ya da sen kanserden göçeceksin. Kim biliyor ne zaman ne olacağını?
Saçma değil mi bir çakmağa bu kadar bağlılık? Senin bağımlılığının anahtarı mı o? Aslında pek değil. Ben hayal mayal da olsa hatırlarım ocağı çakmakla yaktığımız günleri. Veya evde ailenle kutladığın doğum gününde sen görmedin ama baban cebinden çıkardığı çakmak ile yaktı pastanın mumlarını. Kimisi onun ile yan masadan ateş isterken tanıştı. Kimisi üstüne benzin döktü, kendisini yakacak olan ateşin çakmağını elinde tuttuğu çakmak verdi.
Bi de sana sorarım, o absinth’in üstendeki şekeri ne yaktı?
Hiç bir çakmakla ne kadar eğlenilebileceğini düşündün mü? Ben şahsen düşünmedim. Susam sokağının kendi oyuncağını kendin yap kısmına dönmek istemezdim ama aklıma hemen çakmağın üstüne doladığım lastikler geldi. Elinle lastiği fırlatmak gibi. Ama bu sefer zaman ayarlı ayarsız bir silah var elinde. Üstelik yeterince yakın mesafeye atarsan eriyik lastik pek güzel yapışıyor. Hastalık mı sence bu oyunbazlık bendeki? Ateşle oyun sayılır mı bu? Ateşbaz mıyım ben?
Çakmak yüzünden kaç insan ölmüştür bir de bunu düşünmek lazım. Aslında ondan da önce, düşünsene ilk çağdaki adamlardan birinin eline çakmak versek ne sevinirdi! Portatif ateş işte lan! Adam o çakmak ile medeniyeti bir anda on bin sene atlatırdı. Bizim elimizde ne var şimdi? Otopark mafyaları var pek âlâ. Biiir güzel kundaklıyorlar güzelim evleri o çakmaklarla. Ordulardan, napalm bombalarından bahsetmiyorum, o da bir nevî çakmak ama sonuçta.
Bir de direnişin sembolü molotov var. Molotovsuz direniş, çakmaksız molotov olmaz. Demek ki neymiş, çakmaksız direniş olmaz. Peki o zaman çakmağı direnişin sembolü yapalım desek olur mu? Olmaz. Adamın bi tarafında molotov patlatırlar. Uzayalım...
Çakmak he ya! O gençler vardı ya hani gördüğümüz, sıra sıra dizili zırtlanlar, para yimeye hazır yiğitler. Onların çakmakları ne markadır? Zippo? Hepsinin mi? Ha çakmak demişken, napıyorlardır onlar sence bu akşam, eve yalnız mı dönüyorlardır? Muhtemelen pek çoğu; içeri giren çıtırlar sayıca pek azdı. Dirichlet’in kuş yuvası prensibi. Ha başka şeyler dönüyo mudur o ortamda bilemem, bilmek de istemem şahsen. Ha sonuçta birileri ordan birileriyle dönüyo, o birilerine çakıyo. Çakmağın bu hikayede rolü oluyo mudur? Haklı bir gurur hisseder mi çakmaklar? İşleri bitince gençlerin daha bir gururla yakarlar mı o ilk sigarayı ne dersin? Peki ya boş dönenler? Onların çakmakları da sefil perişan gariplerim benim. Boynu bükük yanar onlar da heralde. Bir grup çakmak daha var aklıma gelen, evde masanın üstünde bekleyen çakmaklar. Unutulmuş olan çakmaklar. Onların yerini yeni çakmaklar almış öyle sefil öyle derbeder yatarlar. Canlarım benim yirim ben onları. Peh!
Çakmaklar sadece insanlara, markalara ilgi duymasa gerek. Kimisi sürekli yeni çakmak alır yanına unutulmuş çakmaklar bir çekmecede birbirini bulur, arkadaş olurlar. Çakmak kardeşliği he ya! Birisinin taşı bitince öteki yakar onun gazını. Bi biri ısıtır ötekini bi öbürü. Biri cebe girer bir gün biri diğeri. Gün gelir uzun zamandır görüşmemiş olurlar. Biri telefonunu çıkartır, sırıtarak ötekine eski bir mesajı gösterir. Öteki hey yavrum benim be der, o da ona sırıtır. Anıları ateşleri gibi, söndü mü gitmez bu çakmakların.
Çakmakların niye rengarenk olduğu ayrı bir muamma. Tırt bir plastik çakmağın rengine bakılarak alınabileceğini ilk kim düşünmüş ki? Diyeceksin ki git sovyet rusyada yaşa, öyle değil işte. Ben de mesela kırmızı çakmakları severim ama hani bütün çakmaklar sarı olsa kırmızısı olsa demezdim. Bizi çakmağımızı seçmeye alıştırmışlar haberin var mı? Çakmağını seçme özgürlüğün var senin. Zehirini hangi kaşıktan içeceğini seçebiliyorsun. (metaforun hastası oldum, evet şimdi geldi aklıma) Bana bakma ben tarçınımı çiğniyorum afiyetle(bu da sanki çok pis argo bir anlamı varmış gibi durdu).
Çakmak aynı zamanda ışık demek. En karanlıkta kaldığında parmağın yanasıya aydınlatabilirsin ortalığı. Gidersin bir mum yakarsın, kandil yakarsın. Kandil kaldı mı hiç piyasa da? Almalı bir tane aslında. O da gaz kokar çok pis. Bir nevi xxl zippo. Ama sıkıyosa unut. O öyle yeni sahip falan bulmaz kendine yooo yooo. Önce kendini yakar, sonra seni. Belki de o yüzden insanlar artık kandil kullanmıyor ha? Unutlunca yanmanın modası mı geçti? Fena bir şey değil aslında, düşünsene her unutulan zippo unutanı ile yansa ne hale gelirdi bu gençlerin hali? Mesela bu akşam o gençlerden biri kesin yanardı ha ne dersin? Ha sorun olur muydu benim için? Hayır.
“Dünyayı su bassa ördeğe vız gelir” demişti yüze bir insan. Dünya yansa hiç kimseciklere vız gelemez. Çakmaklar “vız getirttmeme” gücüne sahip bu dünyadaki tüm canlılar üzerinde. Oksijenle cayır cayır tepkirken koy g.tune ver bi sigara diyecek bir babayiğit tanımıyorum. Bunu sana değil, okuyan herkese diyorum. Varsa öyle bir bildiğiniz gönderin kendisiyle edecek bir çift lafım var.
İlk oturduğumda 5 sayfa kolay olur sanmıştım, çok doluyum sanmıştım ama yine haklı çıktın. Daha çok birikmesini beklemek daha iyi belkide. Ama çakmağı da bekleyerek harcayamazdım ki ya! Çakmak bu!
Bu yazıyı wordde yazdım. Satır aralığını önce bir buçuk yaptım, sonra yetmedi doublea çıkardım. Şu anda bu haliyle 4 sayfa etti. E sen de eğer elinle yazıyorsan zaten işin kolayına kaçıp kocaman kocaman harflerle yazıyorsundur. Dürüstçe söyleyeyim 11 punto’ma dokunmadım.
Eğer kabul edersen sonraki yazın o gençlerin girmek için uğraştığı gece kulupleriyle ilgili olsun, kim bilir belki de içinde gizliden gizliye bana da yer verirsin. Sen nasıl ki anladın her bir göndermemi sana yaptığım, ben de anlarım elbet, heralde, galiba.
2 yazmadan duramayan var!:
"çakar çakmaz çakan çakmak"ı hatırlasaydın en azından 4,5 sayfa ederdi. ayıp etmişsin =)
yazara aynen iletiyorum :)
Yorum Gönder