Geçen gece bir rüya gördüm. Blogun başına oturup bir gün, böyle sayfalarca, scroll-down'larca yazmışım içimde ne varsa, ne varsa, ki böyle dönüp ekleyecek bir satır bile kalmamış, o denli. -Daha da mümkünse- her şeyi geriye dönülmez bir şekilde mahvetmişim. İnsanlar çok kızmış, insanlar çok üzülmüş, insanlara inanılmaz dedikodu malzemesi çıkmış. Birilerinin gözleri faltaşı gibi açılmış, o faltaşı gibi açılan gözlere hayretle karışık bir kınama ifadesi yerleşmiş; ayna gibi, kınanacak bir şey yaptığını düşünen kimse birbirine bakamaz hale gelmiş.
***
Şimdi bir gündüşü görüyorum... Hep açık bir kapı vardı bir yerlerde. Hep açık bir kapı ki açmak için gerçekten hiç yüklenmek gerekmeyecekti; birileri kahramanca "gerekirse omuz atar girerim" dese bile, zaten gerek olmayacaktı. Zaten hiçbir zaman öyle bir güç de olmayacaktı, o kapı gerçekten kapansa, öyle yüklenerek açılmayacaktı asla. Birileri çok ağlayacaktı kapı açılmayınca. Kahrolacaklardı, kendi güçsüzlüklerine küfredip, çok çok pişman olacaklardı.
O kapı hep sonunda birileri ağlamasın diye açıktı, açılıyordu ki kırılmasın kimse, kimse uf olmasın.
Ne zaman ki kimsenin ağlamayacağı, kahrolmayacağı, kendi güçsüzlüğüne küfredip çok çok pişman olmayacağı belli oldu...
Öyle işte.
(Ben bırakıp gittim oturdum. Çarparsa da boşver, cereyan yaptı derler, yapmasa da yaptı derler.)
***
Yeşil Peri Gecesi'ne başladım. Bana iyi gelmedi ama çok iyi gelmişçesine, uyuşurcasına okuyorum. Bana iyi gelmeyen şeylere bir yenisini daha ekledim, ne var ki? Delirmiş gibiyim (vah vah vah vah, trajiksin demek).
Çok çirkin şeyler var kitapta; benimle hiç ilgisi olmadan benim gibi bir kadın (çok da güzel bir kadın), benimkiyle hiç ilgisi olmadan benimki gibi çocukluk dönemleri (başlangıcı güzel çocukluk dönemleri), hiç yaşamadığım birtakım arkadaşlık ilişkileri, evlilik, aşk, vesaire. Ama hepsi benim, o kadın benim, nasıl oluyor bu iş?
Kitap elimden düştü dün okurken ve bir sayfa açıldı, henüz gelmediğim bir bölümün başlığı çarptı gözüme: "Aşka çok benziyordu"
"Gün kucağımda öldü." diyordu ilk cümle.
Gün'ün kim olduğunu ben biliyorum. Bildiğim için ağlayacaktım hüngür hüngür. Ağlamamak için hemen kapattım kitabı, uyudum. Uyudum, uyandım da, hala bu kitabı nasıl okuyacağımı düşünüyorum. Belki de yalnız okumamam lazımdır. Ya da belki tam da yalnız okumam lazımdır... bilmiyorum-bilmiyorum-bilmiyorum.
Keşke hep iyi gibi olabilsem. Konuşmamak için film izleyen, sigara içmemek için sakız çiğneyen, düşünmemek için uyuyan, "-mış gibi yaşayan"dan da kötü, "-mamak için yaşayan" olsam. "gibi yaşayan" olsam, iyi gibi, mutlu gibi, alık gibi, tam bir gerizekalı gibi yaşasam ve ölsem.
İyi değilim ben.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder