... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Bir gün herkes Fenerbahçeliydi

(17 Haziran 1950)
Başbakan Adnan Menderes, 1950 Başbakanlık kupasını kaptan Cihat Arman'a verirken



Kaşıkla kestane şekeri yiyordum yine bir Bursa dönüşü. İstanbul'da her AVM'de ayaküstü satılan Kafkas'ın önünden umursamazca geçip, Bursa'ya her gidişimde kestane şekeri alırım ben, sanki daha tatlı olacakmış gibi oradaki. Kırık kestane şekerine bayılırım, sırf kaşıkla yenebildiği için. Çünkü kaşıkla yenen kestane şekeri, tekli olup lüp lüp götürüleninden daha az vicdan azabı yaratır, siz "aman yarabbi ne çok yedim" diyene kadar yarım kutu bitirmiş olursunuz.

"Kaşıkla kestane şekeri yiyorum ben" diye düşündüm. Küçüklüğümün, anlam veremediğim bir fakirliği vardı. Biz hiçbir zaman zengin ya da fakir olmadık aslında ama hayat zorlaştıkça ya biz daha az hesap yapar olduk, ya da eskiden her şey daha pahalıydı. Kestane şekeri o şeylerden biriydi. Kırık kestane şekeri moda olmadığından, Nişantaşı Konak Pastanesi'nin kocaman kutulardaki kocaman kestane şekerlerini almaktan başka çare yoktu. Onca sevmeme rağmen biz hiç almazdık onlardan, o kadar parlaktılar ki pahalı oldukları görünüşlerinden belliydi.

O yüzden, Fenerbahçe'nin "Uçan Kaleci"si Cihat Arman ile eşi Hanife Hanım'ın bize misafir olduğu günler bayram ederdim ben. Koca bir kutu kestane şekeri gelirdi eve, Cihat amcanın bastonuyla parfümü, Hanife teyzenin şıkır şıkırlığı ve üstünde Konak Pastanesi yazan bir kutu bize misafir olurdu.

Kestane şekeri kutusunun kurdelesi açılırken yapmamız gereken tek şey -ki bunu isteyerek yapıyorduk zaten, saygıdan- geçici olarak Fenerbahçeli olmaktı. Cihat amca bunu yiyor muydu, bilmiyorum ama "bir gün herkes Fenerbahçeli olacak" iddiasını haklı çıkarırcasına bir günlük Fenerliydik.

Hayatım öyle sırıkla sınıf atlamadı, ben yine kırık kestane şekeri alıyorum, hem vicdan azabı meselesi, hem de ucuz oluyor. Ama şimdi, kendi paramla aldığım kestane şekerini kaşıkla yiyorum. Fenerli olmak zorunda hissetmeden, ama her kaşıkta Cihat amca'yı anarak.


(26 Ocak-08 Şubat 2011, İstanbul)

2 yazmadan duramayan var!:

pek güzel bu yazı be!

 

pek güzel bu yorum be!

 
Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!