... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Ölüm.

_ Sarılma abi elim bulaşıklı.
_ Seni böyle görünce aklıma ne geldi biliyo musun?
_ Ne?
_ Berrak'ların evinde de bulaşığı sen yıkardın, biz içerde otururduk.
_ Hahah, ben seviyorum bulaşık yıkamayı ya. Bi gün bizim eve uğrayın da ütümü yapın, bak ondan nefret ediyorum.
_ Olur ama ben düz şeyleri ütülemeyi seviyorum, o de bi çarşafı bi saatte ütülüyorum; elektrik faturasını kabartırım, söyliym.


Paçanga böreği deyince aklıma Beşiktaş'taki Tansaş (ki artık yok) ve Berrak'ların Akatlar'daki evinde (ki hala orada) geçirdiğimiz kız kıza geceler gelir. Yıllardır arkadaş olan üç kız; evde anne yok, baba yok, bira var çünkü bira en önemli özgürlük simgesi, borcamda pişen kremalı patates ve niyeyse sadece Tansaş'ta bulunan paçanga böreği var (Harika mıydı neydi markası da...), cips var bolca, bir de çikolata.

15, 16, 17, 18 yaşındaydık.

Sonra bir gün bir baba öldü. Sonra bir gün bir baba daha öldü ve ben, işte o gün bir daha -ayıplanmamak adına- asla dile getirmeyeceğim bir laf ettim.

"Baba"lardı onlar, adam gibi işte (Toyota gibi değil) ve ölmeleri gerekmiyordu değil, ölmemeleri gerekiyordu.

***

Kayışdağı'ndan nefret ederim, hayatım boyunca gözüme giremeyecek bir yerdir. Yıllarca tüm yazları yanında yattığım nenemin en kötü halini orada gördüm ve o haliyle hatırlıyorum onu.

"Ölse artık, kurtulsa" demiştik. Öldüğünde babamın ilk kez karanlık salonumuzda hıçkırdığını duydum. Ağladığını görmedim.

Beyaz kefen tabuttan çıkıp toprağa girene kadar ben de ağlamadım. Sonra, kendimi durduramamacasına.

Bir canı ilk kez toprağa verişimdi (Zeyyat'ınkini görmemiştim).

***

Bazen, birini öldürmek istediğimde, sadece çok çok sevdiğim için öldürmek istediğimde, arkasından kendimi de öldürmem gerektiğini düşünüyorum (bunu ilk düşündüğümde şaşırmıştım çünkü ilk kez fark etmiştim).

Ölümle bir sorunum yok. Ölenlerle var. Bazen insan yaşayamayacağını hissediyor. Bu kadar sevmek insanın nefesini kesiyor.


***

Gamze'nin anneannesini toprağa verdik bugün. Cenaze kalktı, kabristana gittik, "baba"ların mezarları öpüldü (mezarı öpecek kadar sevebilmesi insanın, benim nefesimi kesiyor).

Anneanneyi toprağa verdik. Gamze daha önce de ağlayabilmişti, ama yine de...

Ölümle bir sorunum yok. Geride kalan kendimle var. Bazen insan geride kalan kendini ne yapacağını bilemiyor. Ve asıl nefes kesici olan da, henüz bir "can"ı toprağa vermemiş olmam.

Bu bol tekrarlı bir yazı (çünkü tüm ölümler bol tekrarlı).


(25 Eylül 2010, İstanbul)

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!