İnsan işaret ettiği bir şeyin başkalarınca beğenilmesini istiyor. İçinde hiç parmağı olmayan bir şeyi keşfeden kişi olmak gibi; bir kıta veya bir youtube videosu.
Birilerine bir film izleten ve en çok güldüğü sahnelerde yanındakiler gülüyor mu diye bakan, insanlar da kendileri kadar etkileniyor veya üzülüyor mu diye dikkat kesilen kişilerden biri benim. Kendimi filmlerle değil, filmi izlettiğim kişilerle özdeşleştiriyorum ve aynı şeyleri hissettiğimizi gördüğümde kendimi iyi hissediyorum. O kişiyle bir olmuşum gibi.
Bundan daha çok sevdiğim bir şey varsa o da birinin benim yanımda (yanıbaşımda) benim yazdığım bir şeyi ilk kez okuması. İsterse hiç sesini çıkarmasın, nefes alış-verişinden anlarım ben, kalp atışıyla bir olurum. Heyecanlanırım, acaba beğendi mi, diye. Acaba kendisinden bahsettiğimi anladı mı, veya kimden bahsettiğimi düşündü, diye.
Yorumsuzlukların sebebini biliyorum; beni etkilememek. Israr da etmiyorum.
Tek istediğim o nefesi duymak.
(11 Eylül 2010, Akaretler)
* Görsel için teşekkürler B. (http://buwlcin.deviantart.com/)
3 yazmadan duramayan var!:
usuyoruz bella reyiz. ben yanimdakinin nefes alisverisinden anlarim uyuyup uyumadigini:) operim
Hıssssssssssss!
Açıkça itiraf demek....
Ben bir iki bi şey çiziktiriyim dedim, (bunun yanında blog demeye haya ettim), 3-5 kişi okudu. Beni anlamadılar tribi yapıyorum ben de. :)
Saint Gut-Free; bu yoruma yanıt vermemişim canım benim. Ben de anlarım ve bu güzel bir şeydir :)
leventofturkey; estağfurullah, ben de göz atacağımdır sizinkine. Bu yazıyla ilgili hissiyatınızı yorumdan hiç çıkaramasam da, iyi olduğunu tahmin ediyorum. Benim her kişisel yazım bir nevi itiraf, ama hepsi benim itiraflarım değil. Sevgiler :)
Yorum Gönder