Neden Ece değil de Ecem? Ebeveynlerin bir kısmı çocuklarının sevilmeyeceğinden korkup, tüm dünya için gereksiz bir iyelik ekliyorlar çocuğa gibi geliyor bana. Belki o benim ecem değil, niye böyle seslenmek zorundayım çocuğa? Ya da bu kızı ileride sahiplenecek olan adama neden Ecem'im dedirtiyorsunuz, tövbe yareppim.
Daha kötüleri var tabi; Aşkım var mesela. Erkek adı bu, bana kalırsa köpek adı bile olmamalı. Durduk yerde aile faciası yaratmaya ne gerek var sanki, hayatın stresi kendine yetmiyormuş gibi. "Telefon mu çaldı, kimdi o?" "Aşkım" "Ne diyosun lan sen?" Ehehe...
Bugün bu işi yazıya dökmeme sebep olan şey, bayram ziyaretinde her konuyu torunlarına getiren akrabalarımız. Torun sevgisi rulez, tamam da, çocukların adı İlayda ve Alara. Sonra kızınca kızdı oluyor efendim, bu çocuklar Türk. Bildiğin Kadıköy Şifa'da falan doğmuşlardır. Ama isimleri gören, Olimpos'ta Zeus'un eline doğmuşlar zanneder.
Nedir yani, orijinal isim bulma telaşında mitoloji romanları mı hatmediliyor, yoksa benim bilmediğim bir şey mi var, "İlayda bizim rahmetli babaannemizin ismiydi, çok severdik kendisini" gibi filan. Bilmiyorum, benim babaannemin adı Lütfiye'ydi, halbüse ben de Nişantaşı çocuğuyum?!
Yılmaz Erdoğan Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar'da der ki, "dedenin adı Recai olur, çocuğun adı Berç olur." Eh, bu İlayda'lar, Alara'lar da ileride torun sevecek. Ben o torun olsam yemin ediyorum ciddiye almam büyükannemi. Sonra da büyüklere saygı yokmuş, amaaan...
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder