Yalnız kalamazdım bu gece. Tüylerim bu kadar ürperdikten, tüm günü bu kadar "birlikte" geçirdikten sonra olmazdı.
Dün gece 11'de hayat; sabahkalkıpaltınalmakıyafetseçmekuaföregitmeakşamdüğünegitmeiçmeeğlenme planımı suya düşürdü, küçücük bir mesajla: "anneannemi kaybettik"
Kafam güzeldi, güzel olmaya da devam etti. Hayat devam etti olduğu gibi. Sabah uyandım, uyuyamadım bir daha. Kalktım, akşam için her şeyi yerli yerine oturttum; sonra gidip güzel, düzenli bir mezarlık girişinde her canlının ölümü tadacağını (... ama sadece bazılarının hayatı tadacağını) düşünerek bekledim. Nefes aldım, nefes verdim.
Sonra bir daha oturmadım yerime saatlerce. Arada güldüm, çok saçma şeyler oldu. Saçma kişilerle karşılaştım tekrar, çok saçma mezar taşlarının fotoğrafını çekmek istedim. Arada ağlayayazdım. Birinin koluna elimi koydum ona mı destek olduğumu yoksa kendime mi destek aradığımı sorgulamadan...
Bu gece Nefes'i tekrar izledik. "Sadece nefesin var" diyordu komutan "ya alırsın, ya verirsin."
Bir sıçan, iki sıçan, üçüncüde kapan (kapan, uyumam lazım).
(25-26 Eylül 2010, Yuva2)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder