Tabi ki huzur bulamayacağım hayatta, çünkü tüm insan ilişkilerim bir savaş, ya da bir challenge içinde geçiyor. Yeni bir şey, iyi bir şey söylemeye; zorlamaya, içimden de olsa "ben demiştim" demeye o kadar bayılıyorum ki. Bu huzursuzluk hali, Ömer Seyfettin'in pireli hikayesindekine benziyor; ben de köpek oluyorum bu durumda. Öyle yıkanıp yunup ve yutkunup, sonunda hiçbir şeyden rahatsız olmayan, umursamaz ve uyuşuk bir hayvan olacağıma; her daim pireleriyle huzursuz, hareketli ve bereketli olurum*.
Gerçek şu ki, öyle de iddialıyım, ben olmasam ne olurdu diye düşünüyorum bazen, bir yapbozun parçalarını ancak ben birbirine oturtabilirim veya en azından birbirlerine girmelerini önleyebilirim gibi geliyor.
Şu beni sarıveren duygu hiç kaybolmasın istiyorum ve bazen inanamıyorum kendime; hiçbir yere tam anlamıyla ait olmayan insanı kıskanarak kendimi ne kadar değersizleştirdiğime...
Yok...
Yıldızların gücü adına, güç bellatrix'te artık.
(Eylül 2010, İstanbul)
* Hikayenin tümü şuradan okunabilir:http://www.lahuti.com/forum/omer-seyfettin-pireler-19130.html
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder