... 11 Eylül Türkiye - Sırbistan maçı da ne maçtı be, dimi? Lakin konumuz, şu yazıyı yazma sürem boyunca bu değil.
Bugün gittik oyumuzu attık. O kadar feysbukta çıldırmasına gerek yokmuş kimsenin, sandık görevlileri uyarıyor zaten mürekkep dışa gelsin de patates baskı olmasın diye. Allahım, komplo teorisi gözlükleri takmış insanlardan vallahi ben utanıyorum artık ya; mesela Gandhi Kemal oy kullanamamış, birileri diyor ki "bunun arkasında kesin bir şey var". Ne var ulan, ne var? Yapacağı tek şey, kimlik numarasını bir siteye yazıp bakayım benim seçmen listesinde adım var mı, diye bakmaktı. Referandumla yatıp kalkan adam bunu yapmayı unutursa sokaktaki adam ne yapsın?
Yemin ediyorum yaka silktim. Tartışmalardan çok, bu eziklenmelerden.
Bu yazıyı bana yazdıran, bi arkadaş tarafından retweetlenen bi twitter yorumu ama, çocuk tekrar twitlensin diye yazmış belli ki. Popülarite arttırıyor, feysbuka falan da yazmış aynı şeyi böyle ordan twittera referans veriyor, bi seviniyor bi seviniyor ki sormayın. Tabi herkesi kendim gibi addettiğimden 17 yaşında veya o civarlarda biriyle karşı karşıya olduğumu idrak edemedim. Aklıbaşında daha17'leri tenzih ederim efendim, gaz o yaşın gazı demek istiyorum.
Çocuk demiş ki: "Sahiller ve Trakya olarak Türkiye'den ayrılmak istiyoruz."
Ağzımdan ilk çıkan şey "siktir git" oldu ama diplomasi, business writing skills falan, oturup sakince şunu yazdım: "sahiller ve trakya olarak türkiye'den ayrılmak" isteğinin, kurtlar vadisi senaryolarından farkı ne? :) bireysel cumhuriyet rulez, dimi?
Çocuk cevap verdi: "şöyle bi farkı var: onlar doğuyu istiyor, ben batıyı."
Bravooo! Kafaya gel. Tık tık tık, eyi günler.
Olay bölmekse, sağdan da bölsen aynı, soldan da. benden olmayanlar gitsin kafası, dedim çocuğa. Bi yandan da kendime diyorum ki fazla bile muhattap oldun, bırak ya sen mi değiştiricen sanki, falan. Nitekim, çocuğun içindeki faşizan alyen gibi fırlayıp "anne baba anlaşamadığı zaman bazen boşanmaları çocukların sağlığı açısından gereklidir" buyurdu.
Tamam dedim, zurnanın zırt dediği yer burasıdır. Teşekkür ettim, başka sorum yok dedim, sanal sanal topukladım.
İşte size anlattım ki hep beraber gülelim, eki eki eki.
***
Bu 12 Eylül'de hayvan gibi yağan yağmurun, askeri müdahale döneminde yargılanan, işkence gören, haksız yere asılanların analarının gözyaşları olduğuyla ilgili bi manşet, hadi bilemediniz bi yorum bekliyorum. Sevgili RTE; sandıklar kapandı gerçi ama bi tur daha ağlamanı istiyorum. Son bi... Benim televizyon kapalı şu an, böyle bir şey duyarsanız haber verin lütfen.
Ha bi de unutmadan, Tunceli'den çıkan yüksek hayır oyunu sosyolojik olarak irdelesin bana yetkili birisi, hadi koçum.
(Tabi ki 12 Eylül 2010, İstanbul)
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder