Alternatif çimler dönüşü bir iftar trafiği sonrası Barbaros'tan kopturup iniyordum. Huzurlu olduğumu sanarken huzursuzdum belli ki, arkamda bıraktıklarım beni ekseri huzursuz ediyor. Azıcık mutluydum aslında, şimdi yalanım yok. Gururluydum veya, bu da olabilir. Farklı hissediyordum kendimi, farklı olduğuma inanmak için bir nedenim yoktu (nedenim vardı da, ben inanmıyordum) ama kendimi, kendi her zamanki halimden değil, başkalarından farklı hissediyordum.
Müzik dinlediğimi sanarken de düşünüyordum belli ki, çat! bir flaş çaktı gözümün önünde. Bir hikaye. Elim ayağıma dolaştı, zaten ben bu hallerde bir gün kaza yapmazsam iyidir. Arabayı park edip telefona not aldığım zamana kadar gözüm kararmış, oraları hatırlamıyorum.
O, çok güzel bir hikaye olsun diye diledim. Heyecanlandım, elim telefona gitti hemen. Daha dalında duruyor hikaye, çünkü yazamıyorum, çünkü o minicik hikaye bir ilham bekliyor.
Ancak gerçek hayatta bir son bulunca sonlanacak hikayelerim var. Marifet onları sonlanmış gibi yazmakta.
Marifet ilhamını kendi içinde bulmakta. Olmaz, inan bana olmaz; hikayedeki kahramanın gerçekte kahraman olmasını beklersek, işimiz var...
(13 Eylül 2010, Akaretler)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder