Bazen insanın bir yerde olma nedeni, olmama nedeni de olabiliyor birdenbire.
Bir yerde olmamak da bir nevi özgürlük, olmadığı için üzülmemek de.
Dün güzel bir gündü, bugün değil ve yine de ben sınırlarını çizdiğim hislerle mutluyum, karnım ağrıyor biraz evet, istiyorum biraz evet ama mutluyum böyle. Neydi? "Gerçekten istediğimizi" yapacaktık.
Meydanı boş bırakmamak için orada olan adama figüran denir ve ben o kadar iddiasız değilim. Güçlü hissediyorum kendimi şu an. Yetkin. Mahir. Cesur.
Akşam beni tüm gücüm, yetkim, maharetim ve cesaretimle kabul eden adamlar göreceğim ve kendimi çok iyi hissedeceğim.
***
Yine araba kullanırken üşüşmesi kafama düşüncelerin, ne büyük talihsizlik. Diyorum ya, mutlaka bir ses kayıt cihazı almam lazım benim, telefonun menüsü be(y)nim kadar hızlı değil, tek tuşla başlayan bir şey lazım bana. Çünkü ben tek dokunuşla başlıyorum. Bir yerde kaset bitecek, o zaman geri sarılacak mı, sözler geri alınacak mı (alınabilir mi?) göreceğiz. Şimdilik, öfkelenmemeye çalışıyorum, gerçekten. Yüzüm kızarıyor, burama kadar geliyor bazen, kendimi sakinleştiriyorum çünkü biliyorum, -başka tür bir ilişkiydi ama başıma geldi bir kez- ben çok öfkelenirsem hiçbir zaman unutamam, affederim belki ama üstesinden gelemem, istesem de. Ne yapılırsa yapılsın benim için, inanamam, çok geçtir, çok. İstesem de.
Ve çizdim hislerimin sınırlarını, üst üste gelen ne varsa gözümün önüne geldi ve bir sonuç çıkardım kendime. O anki gibi ifade edemeyeceğim ama ne istediğimi, neye ihtiyacım olduğunu anladım. Askı'nın anladığı gibi anladım kendimi.
O yüzden...
Au revoir!
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder