_ ...
_ That was it? That was his big stunt? Didn't even use that horse thing.
Lee Pace'in o sahnedeki bakışını çok aradım, bulamadım. İfade etmem de mümkün değil. Daha ağlamaklıydım zaten önceki sahnelerin etkisinde...
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghXsIf4n1W927FTOGiB9H3ipDqEZAq80cY9DL5qjUh63mnsj8Fcco1IQExYq-5b3ftTrHJXQXkkVPpmZ2sdCyu7mnQKja8NNzXqEBrs4LNfyPrG7YtWohkvXyL76WhvyCnm2j62BNB2CX9/s400/fall1.png)
Pushing Daisies'de gözümün tutmadığı Lee Pace, takdirimi kazandı bu filmle.
Elimizde bir güç var, yaratma gücü; eğer gerçeği yaratamıyorsak hayali yaratırız abicim. Ne diyordu Imaginarium of Dr. Parnassus'ta: Biz bu hikayeyi anlattıkça dünya dönmeye devam edecek; dünya döndükçe biz anlatacağız.
Parmağımı şıklatmam, her şeyin değişmesi için yeterli; bir aksan, bir karakter, bir saç kesimi... Bunları düşündüm filmdeki epik öykü yaratılırken ("Do you know what epic means?")
http://portakalsuyucu.blogspot.com/2010/08/fall.html
Filmi izleyiniz, dememe gerek yok.
(05 Ağustos 2010)
1 yazmadan duramayan var!:
of of of, en sevdiklerimdendir the fall :) yazıyı hemen okuyayım.
Yorum Gönder