... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

"Bi televizyon alacam balkona... Pilazma!"

"Annene inat, ben de alacam, koyacam balkona Hatçe'ler de izlesin karşıdan."

Teyzemin sesi bu balkondan gelen. Amasra'dayım. İnsanoğlu kuş misali, çat orda çat kapı arkasında. Dün geceden sonra (anlatırım,) bana biraz zorlu gelen Mengen-Devrek-Çaycuma-Bartın yola düşüşü bu sabah, annemin planladığından mecburen biraz geç gerçekleşti (anlatınca hak vereceksin ey okur, diğerleri fosur fosur uyuyordur o saatlerde daha, eminim!)

Annemin haricinde Müslüm Gürses - Aşk Tesadüfleri Sever 2-5-9. şarkılar, Bulutsuzluk Senfoni, Güldencaz, Schéhérazade bana eşlik etti sırayla. Arabadaki "sadece CD çalabilme" imkansızlığımı henüz çözemediğimden, burdan bir yükleme yapmak zorundayım, yoksa saatlerce yalnız dönüşümde burun kıvırdığım radyoları bile arayacağım. Kısfmet.

Bu arada Gülden Gökşen'e sesleniyorum burdan: Kardeş, 4 yaşında beste yapmaya başlamış olabilirsin ama Akşam Ateşi gibi bir melodiyi nerenden çıkardın merak ediyorum; ayrıca benim ağzımla eşlik edemediğim bir hıza piyanoda nasıl ulaşıyorsun, onu daha çok merak ediyorum.
Fiyuv!

Buraya gelince, çocukluğumla ilgili dökülesim geldi ama daha değil, daha değil. 21 yıl sektirmeden buraya gelmiş olabilirim her yaz, ama çocukluk deyince Ada önde gider yine de. Buranın yeşili, kokusu ve böğürtleni de hiçbir yerde yoktur ama... Kan çekiyor ne de olsa, dört koldan Karadenizliyiz!

Tam bir Karadenizli anısı anlatayım o zaman, kahraman benim, tarih bugün. Gelirken Devrek'ten benzin aldım, fişle ilgili bi sıkıntı oldu, makine yarısını yemiş fişin falan fıstık, onu konuşurken dünyayı unutmuşum, arabaya bindim, Amasra'ya geldik, Beyza aradı "Sen Zonguldak'tan benzin mi aldın bugün?" Hah, kız psikologluktan medyumluğa geçiş yaptı herhalde, zaten ben hep derdim bu psikoloji okuyanlar da biraz terelelli olma eğilimindedirler diye... "Aldım ne olacak?" dedim, "kartını unutmuşsun" dedi. Hem de maaş hesabımın kartı. Lan! "E seni nerden bulmuşlar?" dedim. Adam bilinmeyen numaralardan bana ulaşamayınca ismimi feysbuka yazmış, ordan beraber fotoğrafım olan ve samimi göründüğüm Beyza'yı bulmuş, numarasını öğrenmiş, aramış. Bravo! Ben de adamı geri aradım, nasılsa yarın alacağım kartı geri. Bu da böyle bir hikaye oldu işte, azıcık karın ağrısı.

O değil de, deminden beri gözüm takılıyor bir şeye. Teyzemin evinde, balkon duvarında şu sağdaki peydah olmuş; Taksim'deki stencil akımı buraya da mı sirayet etti, yoksa birileri dövmeli sakız mı çiğniyor, merak konum bu şu an.

Teyze dedim de yine... Amasra'nın en sevdiğim yanı, teyzemle bitmez tükenmez kahkahalarımız. Ben ne kadar bilimselsem, teyzem de tabir-i caizse Secret'çı. Bak şimdi ne anlatıyor, efendim bu bahçedeki erik meyve vermiyormuş da, eniştemin halası Çolak Dudu bi akıl vermiş buna "kesicem yap" demiş, "al eline baltayı, bana bak kaç yıldır meyve vermiyorsun, kesicem seni de ağaca, baltayı da vur hafiften". Valla meyve vermiş ağaç o yıl ve ondan sonraki tüm yıllar!


Çolak Dudu, Mor Ahmetler'in Pembe, Çilingir'lerin Zeliha, tümsek, çukur garı, meselaki, aanayan aana, küpgötü... Bu lakaplara bağışıklık kazanıp bir yerden sonra gülmemek beni üzüyor esasen :) Şu an bile "ahaha küpgötü" diye gülen okur güldüğü için gülüyorum, kendisine küpgötü denen şahısla bi tanışmak isterdim ne menem bir şeymiş. Bir gün tanışırsam illa ki yazarım, merak edilmesin.

Benim gibi bi insan için ağaca sallanan bu tehdide valla teyze ne diyeyim bilmem kiden ziyade bir yanıt yok sanıyorum :) Lakin hamileyken insanın bi yerine ciğer sürüldüğünde çocuğun tam orasında leke olacağı hurafesine bu kadar hoşgörülü yaklaşamıyorum. İnsanlar ciddi ciddi inanıyor yahu buna! E annenin elleri ciğere bulaşınca tamamen, çocuğun elleri de zenci eli gibi olurdu diyorum, neden olmadı diyorum, cevap yok. Töbe yareppim.

Bir akşam masası da aynı muhabbetlerle toplanıyor. Eveeet, zeytinyağlı sarmamı ve köy peynirimi yedim, çayımı içtim, uykumu uyudum, yazımı da yazdım; akşam cicilerimi giyip Bedenaltı'na çıkmaya hazırım! Hem bakalım Çekiciler çarşısına yeni neler gelmiş, eve havan alınacak hazır tahta cennetindeyken unutmamak lazım, çekirdek çitlenecek, Balkaya'dan karadutlu dondurma yenecek illa ki, mısırı pas geçiyorum bugünlük ama daha çok çay içilecek, o kesin!

Bunu da araya sokmam lazım: Sokakta oynayan ve yepisyeni arabamın fazla yakınında duran (memnun oldum, ben emekli amca) çocuklardan biri "böğrüm ağrıyor, böğrüm ağrıyor, böğrüme vurdular böğrüm ağrıyor" diye şarkı söylüyor :) Kendi içinde küreselleşen ülkeme bayılıyorum, sanki Türkiye haritasını alıp sol çeyreğinden ikiye katlamışsın, İstanbul'la Amasra'nın zaman-mekan eğrisi kırılmış gibi, çok iyi değil mi? Anlatamadım ama sen anladın beni bence, kendimce konuşmama alışmış olan okur. Aman da anlarmış beni. Yirim!

Hiçbir zaman işi gücü bırakıp böyle bir yerde yaşamak istemedim; buradaki en güzel evin manzarası, güzelliği bana İstanbul'da bir teras tadı vermedi; hisarı Amasra kalesine, Boğaziçi'ni Kaleiçi'ne, Bebek'i de Bedenaltı'na bir çırpıda tercih ederim ama uzaklaşmak da iyi oluyor bebeyim, gelip burda oturmak, nargile içmek, fotoğraf çekmek, yazmak (artık), rakı-balık yapmak şöyle dalganın geldikçe ayağına değebileceği bir masada oturup... Buraya geleceksin, bir haftasonu veya belki 3-4 gün kalıp döneceksin. Tadı damağında kalınca bir şeye benziyor burası. Yoksa 22. yılında sektirir, gelmesen özlemezsin.

Buraya ait çok güzel fotoğraflar görmek istiyorsan gugıl'la kardeş, ben geçen yılki kaçamağımdan çektiğim bi taneyi koyacağım buraya ki fotosuz kalmasın buralar. Ya da elimi korkak alıştırmayayım hadi, Amasra salatası gibi karışık bir şeyler yaptırayım ortaya. Daha da alevli dersen, belki bu akşam çekerim.





2 yazmadan duramayan var!:

Merhaba ben Gülden Gökşen. Yazınızı zevkle okudum. Adımın geçmesi nedeniyle de cevap yazmak istedim. Öncelikle besteciliğe 4 yaşında başlamadım :o) Ancak piyano çalmaya 5 yaşında başladım, bu yaşın öncesinde aynı apartmanda yaşadığım kuzenimle oynardım :o) Hız konusuna gelince inanın çaldığım pasajları benim de mırıldanmam zor oluyor. Ellerim ise düşüncelerimin hızını yansıyor bir nevi. Belki de çok çalışmanın en büyük örneği... Bir dönem hatırlıyorum hayatımda her gün 13 saat piyano çalışıyordum. Sanırım tüm emeklerin karşılığı duygularımla birleşti. Müziğimi dinlediğiniz için teşekkür ederim. Sevgiler

 

Eğer gerçekten sizseniz, memnun oldum demekten başka çare yok :) Siz çaldıkça dinlemeye devam edeceğim. Sevgiler!

 
Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!