Bu halimizle bir de onkoloji servisine gidecez ya, ona yanıyorum. Neyse belki çivi çiviyi söker?
Dün akşam (gece hatta) işten çok biçimsiz bir saatte çıkıp eve geldiğimde aramadım ama elim gitti telefona sendromu yaşadım. Kuzene bi kere söyledim bunu, arayacak kimsem olmayışına şaşırdı. Sanki kendisi bir şey olduğunda çok farklı insanları ararmış gibi (tabi onun ihtiyacı yok böyle bir şey yapmaya). Dün tatile gidecek yandaş bulamadım yanıma onca arkadaşım içinden bir tane, ona da şaşırdı mesela. İnsanlar bana (ve izin almaya) hazır asker sanki.
Ama dün inanılmaz nazlanmak istedim birilerine. Anneme falan değil ama, öyle çok telaşlanıp atlayıp gelip, bi de yarın burada değil misin diye, sanki benim elimdeymiş gibi, beni darlayacak birine değil. Sadece bana yazıklanacak birine. Biri beni arayıp hasta olduğumu fark etsin, ben gelme diyeyim o gene de gelsin, ben ona gelme demedim mi diye kızayım; çorba filan yapsın bana, ben de canım istemediği için içmeyeyim istedim :)
Evde üstüme sıçrayan yağ damlasına, televizyonda bir şey olmayışına, giydiğim yanlış terliğe, suyun zamanında ısınmayışına ve grooveshark'ın bir türlü açılmayışına teker teker küfrettim; aslında en son toplayıp tek kendime küfrettim sanıyorum. Şahane küfrederim ben kendime. Kafama, daha doğrusu. Size ne yahu, alan razı satan razı.
5 saniyede bir unutsam ya hasta olduğumu? :)
Geçmiş olsun mu bana?
(17 Haziran 2010, Adana)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder