... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Beceriksizlik Senfonisi

Kendisine hiç "eline sağlık" denmediği halde yemeğinin beğenildiğini bilmesi beklenen ev hanımı gibi... Ben demedim mi ben inanmam buna, diye?

Ben de yapamıyorum, ben de gösteremiyorum ama sadece gerçekten istemediğimde.

Yoksa, insanın içindeki ufacık sevgi kırıntısı bile çıkar ortaya.

***

Yazma konusunda kendimden şüpheye düştüğüm bir noktadayım. Sevgili Moris geçenlerde bana blogumda adının geçmediğinden serzenirken, bir de eleştiri yaptı: Eski tarzım yokmuş, bazen çok vague yazıyormuşum, neyden, kimden bahsettiğim hiç anlaşılmıyormuş. Aslıko itiraz etti: E heralde, zaten anlaşılmasın diye öyle yazıyor. Aslında öyle değil, anlaşılmasın diye yazsam anlaşılmaz gerçekten, oysa bence her şey ayan beyan ortada. Ama üstüne alınması gerekenler okumuyor, okumuyordur, okuyorsa da okumuyordur, o başka.

Her şeyi herkesin anlamasını bekleyemem, herkes de anlamayı bekleyemez. Beni tanımanız gerek. Beni tanımıyorsunuz. Tanısanız da tanımıyorsunuz, o başka.

Moris'cim, buralarda adını daha çok geçirmeme vesile olacak muhabbetlerin başlangıcında gittin sanki yaban ellere. Ama illa ki olur (eğer yazmaya devam edersem), sen merak etme.

***

Şüphelenmeden edemedim bir an. Ne, yerine ulaşıyor, ne kadarı; aslında yepyeni birilerinin okumasını isterken... Kafamda o kadar çok şey var ki, birine anlattığımda artık yazmaya bile değmeyecek şeyler, bugün onu düşündüm, konuşsam yazmayacağım, dimi? Bugün evimi neredeyse su bastığını hakkıyla anlatacak olsam mesela elim telefona gittiğinde arayacağım insana, o zaman neden yazayım? Geçen gün oturdum öykü yazdım, güzel ya da değil ama kolay mı, değil. İlham gelmesi değil kolay olmayan; saatlerce yalnız araba sürün, gelir size de. Yazarken ellerim titredi, yazana kadar karın ağrısı çektim ki sanki dünyalar okuyacaktı, sanki ben birine evlenme teklif etmek veya "ben başkasını seviyorum" demek üzereydim, sanki hiç sormak istemediğim bir şey soracak ve duymak istemediğim bir cevap duyacaktım, sanki bir kafa değil bir kalp kıracaktım, sanki... Lafı toplayamıyorum bile.

Beceriksizsin kızım. O kadar işte.

***

O kadar negatifim ki her şeye karşı, bilerek ama istemeden negatifim, artık içimden akşamlarımı doldurmak bile gelmiyor, işten çıkamıyorum, eve gitmek istiyorum hemen. Kimseyi görmeyeyim, kimse beni aramasın istiyorum; ya da herkes beni arasın ama ben hiç açmayıp hiç de geri dönmeyeyim istiyorum. Uykuda geçen zamana acıdığım halde hep uyumak istiyorum. Kafama bir şey, biri, birileri üşüşmesin istiyorum.

Bir keresinde boğulduğumu görmüştüm rüyamda, kendimi boğulurken izledim uzaktan, çok az kalmıştı yüzeye ulaşmama ama boğuldum işte. Kendimi izlerken bile kalbim sıkışmıştı, ciğerlerine su dolması böyle bir his olsa gerekti. Nefes alamadım, uyandım. Gördüğüm en kötü rüyaydı. Şimdi, gördüğüm en kötü rüyanın içinde gibiyim.

***

"Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum." demiş Can Yücel. Nerden geldiyse şimdi...
(Cem'e teşekkürler)

Bir aidiyet hissi peşinde, hazır asker gibi her yere koşan olmuşum. Herkes kendini düşünürken herkesi düşünecek olan benmişim gibi -paydos zili çalalı çok oldu oysa-... Bensiz olmayacağından emin olamaz olmuşum. Bu söylendiğinde -öylesine bile olsa,- dünyaların sahibi olmuşum.

İşe yaradığımı hissetmeden, kendim için yaşayamaz olmuşum. Kendim için yazamaz, kendim için raftan bardak alamaz, kendim için boşveremez olmuşum. Başkaları için kendimi boşverir ama kendim için başkalarını boşveremez olmuşum!

Bana gelen, konuşan, sarılan, beni seven bunları benim için yapsın diye inat edemez olmuşum.

***

Dün Pay it Forward'ı izledim, Kevin Spacey "Words are all I have" gibi bir şey diyordu. Elisa "come and speak to me" diyordu. Nouvelle Vague "give me the words that tell me everything" diyordu. Mylene Farmer "les mots sont nos vies" diyordu. Sezen Aksu "bazıları gece bulur, bazıları gündüz" diyordu. Natasha St Pierre "j'ai pas toujours les mots qu'il faut" diyordu. Şebnem Ferah "kelimeler yetse daha neler neler buldum" diyordu. Jaymay, "I'm winning you with words because I have no other way" diyordu.

Bense, hiçbir şeyim yok diyorum.

Bu kadar mutsuz olmak bana reva mı, bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum.

0 yazmadan duramayan var!:

Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!