metus'a teşekkürler...
"Onun zayıfları tutmaya olan eğilimi sonradan gelişmiş değil, doğuştan. Futbol maçı seyrederken bile dayanamıyor, gidip kaybeden takımı tutuyor. Elinde değil. Kalbinin cephesi kadifeden. Bir de isim verdim bu karaktere: Yunus. Kimi insan Yunus gibidir, doğuştan haksızlığa gelemez. Sadece kendisine yapılana değil, bir başkasının uğradığı haksızlıklara da. Cız eder içi, burnunun direği titrer. Kavga görse bir koşu ayırmaya gayret eder. Kimi insan eldivensiz dokunur dünyaya. Sırf bu yüzden diken daha çok kanatır, ateş daha çok yakar."
Kıyıda köşede kalmış şeyleri sevdiğimi söylerdi eski sevgilim. Kara kediler. Brokoli. Koala. Schöller'in yoğurtlu dondurması (bunu okulda bir tek ben tüketiyordum).
Bir şeyi biri istemezse, benim isteyeceğim ya da en azından ona sempati duyacağım kesin gibiydi.
Kavga görsem ayırmayabilirim bak :) Hatta olsa da izlesek demişimdir onca kez. Ama başkasının uğradığı haksızlıklar için -gereksiz yere belki- sivrilmişliğim çoktur. Kötü anlamda sivrilmişliğim tabi, dilimi tutamayıp. Diken gibi.
Benim nasır olacağını sandığım şey, kadife miymiş meğer? Keşke kendimi, kalbimi Elif Şafak kadar romantik betimleyebilseydim...
(03 Kasım 2010, İstanbul)
Yazının tümü için buraya.
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder