İnsanoğlunun kaderi mi acaba "alışmak?"
Biri sırtını sıvazladığında hıhh demek, biri ödül verdiğinde aman sen de, demek; altında bir şey aramak...
Bir parmak bal gözüyle bakmak her şeye, küçümsercesine.
Ne kadar çabuk önemini kaybediyor bazı şeyler, büyüdük de ondan mı, tüm bunlar bizim için/içimizde gerçekten önemli değil de ondan mı, bilmiyorum ama bir bayramlık ayakkabıyı veya sevdiğimiz birini alıp içimize sokasımız gelmiyor artık. Çabucak önemsizleştiriyoruz, anın değerini bilme ihtiyacı duymadan ve sanki yine eskiteceğimiz bir şeyin peşinden koşuyoruz hemencecik. Hemen ama! Hiç zaman kaybetmeden!
Oysa ki tüm kişiler, tüm işler aynı; sadece dört elle sarılmak gerekirken kaçmak daha mı kolay geliyor bize acaba?
Öyle veya böyle. Ben kendime bakıyorum, artık bir şeyler değişti. Artık minnettar olması gereken ben değilim; öyle görüyorum. Kibir değil, farkındalık.
Bir parmak bal, veya bir parmak bal parası.
Ve ben hiç ikna olmadım.
Kalbim Unutmuyor
3 hafta önce
4 yazmadan duramayan var!:
Sanırım büyümek bazı şeyleri gözümüzde küçültüyor. Hoş birşey değil, şu an tanıdığım insanların rahat rahat anlattıkları mutluluk hayallerinin birer "mucize"den ibaret olduğunu yüzlerine vurmaktan hiç çekinemiyorum. Ütopyada yaşamıyoruz sonuçta. Asıl yetenek bir parmak balla mutlu olabilmekte. :)
Biz büyüdük ve küçüldü dünya, diyorsun...
Ben de diyorum ki belki de bir parmak balla yetinmeyip kavanozu hak etmek lazım? :)
hicbir sey hicbir zaman bitsin istemiorum..
pek paradoksal bir istek olmuş vec! :)
Yorum Gönder