"Le chef de gare a donné le signal du départ."*
Neremize sokacağımızı hiçbir zaman öğrenemediğim bu cümle, hala dost sohbetlerinde hatırlayıp gülüştüğümüz ve bu minvalde bizi birbirimize bağlayan faktörlerden biridir.
Lisedeki Urfalı Fransızca hocamız Maho'dan şimdiye kadar hiç bahsetmediğime şaşıyorum. Bordo pantolon, koyu yeşil ceket, sarı gömlek; tazmanya canavarı desenli, kırmızı ağırlıklı bir kıravat ve kahverengi mokasen ayakkabılarla, kendi deyimiyle "puşt Maho" her yerde gözümüze çarpabilir nitelikteydi. Elinde bizim gözümüzde Azar'ın Fransızca karşılığı olan 65 yıllık siyah-beyaz Mauger kitabı, Mösyö Vincent ile tanıştığını, Mauger ile bizzat yemek yediğini iddia eder, bizi kırar geçirirdi.
Aynı zamanda, hiç belli etmese de okulun doktoralı tek öğretmeniydi ve bize de hiç belli etmeden Fransız Kültür'ün 4 başlangıç kurunu atlatacak kadar Fransızca öğretmişti. En azından bana öğretmişti. Dile istidadım olabileceğini inkar etmiyorum ama yine de, sıfırdan başlamak için başvurduğum kursta 4 kur birden atlamak benim için bayağı şaşırtıcı olmuştu. Ben sadece "nerelisen nerelisen / söyle canım nerelisen / urfalı mı antepli mi / söyle bana nerelisen" dörtlüğünü anca çevirecek kadar Fransızca bildiğimi sanıyordum; meğer passé composé kipinde fiil çekebiliyormuşum!
Tüm bunları neden mi anlatıyorum? Aşağıdaki çizime bakınca aklıma geldi:
Kalkış sinyali verildi beyler, öküz gibi bakmayınız.
(10 Kasım 2010, İstanbul)
* "Garın şefi, kalkış sinyalini verdi."
Foto için: http://icmihrak.blogspot.com/2010/06/buyuk-basarlar-kymetli-hocalarn.html
Foto için: http://icmihrak.blogspot.com/2010/06/buyuk-basarlar-kymetli-hocalarn.html
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder