Meyhaneye gitmek istiyorum ben. Şimdi sorsanız bana hangi dönemde yaşamak isterdim diye, en klişe Lale Devri cevabının üstünden atlayıp Meyhaneler Devri derim. Meyhane dediğim, hani şu Ramiz-Kenan flashbacklerinde gördüğümüz, içinde sanat müziği söylenen ve rakı içilen mekan. Gazino da olabilir adı, ama janjanlı ışıklar ve assolist kıyafetleri olmasa da olur. Hatta olmasın. Şakşak olmasın, göbek atma olmasın (Bir "Mazi Kalbimde Yaradır" tangosu ötesine geçmesin danslar), tef olmasın, yar saçların lüle lüle olmasın, ayva çiçek açmasın, yaz gelmesin.
Kış olsun meyhanede hep, içeri giren herkes rakının buzuyla ısınsın.
Mesela ben istiyorum ki mezesi güzel, rakısı güzel, kafası güzel bir yer olsun ve Dilek Türkan söylesin bir köşede "kaçsam bırakıp senden uzak yollara gitsem". Bu bir konser olmasın ama canlı canlı olsun; öyle kablodan, hoparlörden değil. Dijitallik aşkı öldürmesin.
İstiyorum, olmaz mı?
Meseret'in eski haline döneceği umuduyla
(Kasım 2010, İstanbul)
0 yazmadan duramayan var!:
Yorum Gönder