... yazı kalır.

bellatrix begins: batman gibi değil, anka kuşu gibi!

Sineklik

Bugün beni ne okulum, ne de evim mutlu edemedi. Yine de evimden daha mutlu olacağım bir yer olmadığı için kırdım dizimi, oturuyorum. Değerim bilinsin.

Kapıya geldiğimde hayalkırıklığına uğradım. Nedenini tam kestiremiyorum ama ellerinde çiçekler bir şey görüp şaşıramadım diye herhalde, hem hava yağmurlu da değildi.

*fırt*

"Okumasalar da yazarım" palavra değil, "okumasalar da blog yazarım" palavra, o kabul. Kağıt kokusuna kurban ve en büyük korkularından biri çocuklarının kitap değil e-book okuyacak olması olan biri için, ben oturur yazarım arkadaş. Hatta aslında ucu açılabilen kurşunkalemlerle yazarım, zaten her gördüğümde büyükeşitbir tane alıyorum ama kullanım alanım sıfır, böylece işe yarar herhalde. Onlar da silinip gidiyor, aman yarabbi.

Kalem açmayalı ne kadar oldu ha. Gene de ofisteki tek kalemtraşa sahip olmakla övünebilirim.

*fırt*

Kalem açmakla ilgili bir anım var, aslında iki anım var ama birinde başrol sümüklü bir kız ve onun sümüğüne ait olduğu için onu anlatmıyorum. Bir gün kalem açmak için çöpün başındaydık -ki iddia ediyorum; kalem açmak için çöpün başına gidip dikilme kafası ilgi çekmek için kullanılan en çevreci yöntemdir!- örtmenimiz kapıyı kapatmamı rica etti, ben hoplaya zıplaya kapattım geldim. Saçlar atkuyruk tabi, o zamanlar Agatha toka olmadığı için... Kurdele çağına yetiştik biz.

O günlerde bir gün örtmenim anneme, hiç abartmıyorum, geçen gün bellatrix kapıyı kapatırken arkasından aynı Niki'nin kızına benzettim, dedi. Niki kim diyenler için sevindim, zira biz Yalan Rüzgarı çağına da yetiştik.

*fırt*

İlkokul dedim de... Yok lan buna sararsam çıkamam şimdi. Ama birkaç bişey var ki onları da bir ara yazıcam. Yakında. Hayır, hiçbiri feysbuktan bulunan ilkokul arkadaşlarının asıl emelleri hakkında değil (gerçi bu yaftayı yapıştıranlar hakkında da sayfalarca yazılır da).

*fırt*

Boyfriend jean aldım, çünkü burası İstanbul annecim İs-tan-bul değil; çünkü salaş bir şey olsun dedim onu getirdiler. Halbuki bana hiphop'çı gibi ağı dizinde olacak bollukta bir şey lazımdı ama nerde o bolluk!

Kimse salaşlıktan bir şey anlamamış, bol diye getirdikleri jean'in beline oturmaya çalışırken cornflakes reklamı gibi hınk diye kalıveriyorsun. Allah bilir yarın öbür gün, yıllardır salaş sözcüğünü duyunca aklıma gelen ama hiç gitmediğim (eğer veya hala varsa onlardan) tahta tabureli/iskemleli, duvarları balık ağlarıyla dolu balıkçıları da tutup daraltacaklar: Boyfriend balıkçısı!

Engineered jean: Bunu yapan mühendis olamaz!
*fırt*

Zaten şu engineered jean'leri de bi sevememiştim.

*fırt*

Grooveshark'a saralı beri hiç dinlemediğim bir grubun bir sürü şarkısını arka arkaya dinliyorum, indirmek yok, beğenip beğenmediğini dert etmek yok, para vermek yok, ne ala memleket... Hem bir sürü güzel şey giriyor kulağımdan içeri, hem de yapmadıklarım listemden çatır çatır, beşer onar bir şeyler siliyorum ya, benden mutlusu yok.

Aynı şey filmler için de olsa keşke.

*fırt*

1 yazmadan duramayan var!:

10 numara 5 yıldız:)
taglemedeki inceliğe de hastayım bu blogdaki, özene bezene yapılmıs maasallah, tutututu...

 
Related Posts with Thumbnails

bencileyin

Fotoğrafım
iyiyim, kötüyüm, mutluyum, mutsuzum, güzelim, çirkinim - herkes kadar. çok şey bilir, her şeyi hatırlarım; çöp beyinliyimdir. bana alttan bakarsanız bir tanrı görürsünüz (temsili). müzik dinlerim, sadece yalnızsam veya sarhoşsam bağıra bağıra eşlik ederim; yoksa insanları düşünürüm aslında. ve severim. insanları severim; bazı insanları daha fazla, bazılarını çok çok fazla, boyumdan büyük severim. sonracıma, okurum. bir de yazarım; iyi, kötü, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin - herkes kadar.

basılı materyalin hastasıyım!

read the printed word!